DOLAR 32,4973 -0.01%
EURO 34,8607 -0.38%
ALTIN 2.451,190,63
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İhanet mi yoksa hıyanet mi?

ABONE OL
11 Eylül 2017 21:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bilerek eş anlamlı iki kelime kullandım. Kıbrıs Türk halkı 1878’de İngiliz idaresine terkedildiği günden itibaren hep içinden çıkan hainlerin ihanetini iliklerine kadar hissetmiştir.
İngiliz Sömürge idaresinde sivil hizmet yapan kimi Türkler Kıbrıs Türk halkının uzun zaman geri kalmasının müsebbibi sayılmalıdır. Bir kısım Türk sömürge çalışanları kraldan çok kralcı kesilerek, kendi halkına değil İngiliz’e, Rum’a hizmet etmeyi görev bilmişlerdir.
1960 anlaşmaları ile oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti devletinde Türklere ait kontenjandan belli makamlara gelen kimileri 1963 Kanlı Noel ‘de Kıbrıs Türk halkına ihanet etmiş. Göz altına alınanların ilk fırsatta Rum tarafına oradan da ada dışına kaçtıkları bilinen bir gerçek.
Bu gibilerin arasında sivil görevliler de bulunmasına karşın, özellikle emniyet güçleri arasında ihanet en yüksek seviye ulaşmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruluşundan hemen sonra kimileri devlete karşı çıkmış, fazla direnememiş, ancak kimileri devlet ilan edilmesini evinde yatak odasında ağlayarak protesto ettiğini, kendisi ifade edebilmiştir.
Bu dönemde kimi sendikacı müsvettesi devlet memurluğu maaşı ile sendika başkanlığını yürütürken, hizmet vermeden hala günümüze kadar devlet maaşı alarak devlete ve Kıbrıs Türk halkına ihanetini sürdürmekte.
Devletten maaş alarak sendika başkanı sıfatı taşıyan; uluslararası standartlara göre “Sarı Sendikacı” olan; bu kişiler devleti nasıl çökertecekleri, Kıbrıs Türk halkını Rum boyunduruğuna nasıl vereceklerinin hesabı içinde. İddialara göre zamanlarının büyük kısmını Rum tarafında yetkililerle görüşme içinde geçirmekte. Devlet nerede, tedbir nerede?
***
Gazete haberlerinden öğrendiğimize göre, KKTC’yi temsilen İki Toplumlu Suç Ve Suçlulara İlişkin Teknik Komite Eş-Başkanı olan Türk, Rum polisinin raporlarını mesnet edinerek, Rum polisi tarafından sıra dayağına tabi tutulan yaşlı bir insanın uğradığı saldırıyı sulandırmak, hatta dayak yiyen, eza edilen,, zulüm gören yaşlı sahsı itham eden bir açıklama yaptı.
Dayak yiyen yaşlı adam suçlanmış. Mahkemeye çıkarılmış, önce ceza verilmiş, sonra ceza kaldırılmış, .
KKTC’ye iade edilmemiş, Türkiye kökenli olduğu için Türkiye’ye gönderilecekmiş.
Burada atalarımızın sözü ile “yaşlı bir insan eşek sudan gelinceye kadar” Rum polisi tarafından dövülüyor. Bu bir Türk Ama en başta bir insan. Böyle bir saldırıya uğraması devleti temsil eden ve hukukçu olduğu söylenen Eşbaşkanın vicdanını hiç mi rahatsız etmedi.
KKTC’de yaşayan bu insan neden devletimize değil de Türkiye’ye iade ediliyor?
Yapılan aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini aşağılama hareketidir. Devlet nerede? Hükümet nerede?
Beklentim yok ama Cumhurbaşkanı nerede? Olay ile ilgilenirse O da yanlı davranabilir.
Biz de Rum tarafından kuzeye geçen insanlara saldırıda bulunalım. Eşek sudan gelinceye kadar dayak atalım. Sonra da biz “sizi tanımıyoruz. Yunanistan’a göndereceğiz” dersek ne olur?
Kim olursa olsun bu insanlar Devletimize güvenerek aramızda bulunmakta.
Neden mütekabiliyete dayanarak biz de bu tarafa geçenlerin kimliklerini araştırarak Yunan veya adalardan gelenleri kapılardan geri çevirmiyoruz?
***
Dış güçler de ihanet ve saldırı kervanına katılmış.
Avrupa Parlamentosu Başkanı da “Türkiye Kıbrıs’tan çıkmalı” diyormuş.
Ne dediği belli. Biliyoruz;
“Girit’i nasıl Yunan yaptıysak, Kıbrıs’ı da Yunan yapmaya çalışıyoruz.”
Öyle değil mi Tajani?
Ne ahlak, ne şeref ve ne de onur kalmamış AB de.
Neden AB ile ilgili ilişkiler sınırlandırılmıyoruz? İhanetten başka bir yararları yok.
Pardon, hempalarına verdikleri rüşvet hariç.
Yetti artık.
.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.