DOLAR 32,4451 -0.14%
EURO 34,7655 -0.63%
ALTIN 2.440,300,18
BITCOIN 2077304-1,21%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kamil ÖZKALOĞLU   50 yıl neden boşuna geçti?

Kamil ÖZKALOĞLU 50 yıl neden boşuna geçti?

ABONE OL
08 Temmuz 2019 08:53
Kamil ÖZKALOĞLU   50 yıl neden boşuna geçti?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Kıbrıs Sorunu” denilen konu, taraflar arasında 50 yıldır tartışılıyor. Ama bir türlü olumlu bir sonuca ulaşılamıyor…
Hiç düşündünüz mü acaba neden diye?.
İlk bakışta görülür ki yıllar içinde birçok şey değişti.
En başta her iki tarafın görüşmecileri değişti,
Denktaş-Klerides görüşmeye başlayınca; “bunlar eski dostlar çözecekler” denilerek ümit dağıtıldı. Ama olmadı…
Talat-Hristofyas görüşmeye başlayınca; “bunlar yoldaş, anlaşacaklar” denilerek ümit dağıtıldı. Ama olmadı…
Şimdi de Akıncı-Anastasiadis görüşmeciler. Bunlar için de “Ayni neslin insanları, başarırlar” diye ümit dağıtıyorlar. Ama her şey o kadar ters ve yıkıcı ki bunlarla da olmayacağı belli oluyor…
Süreçte mekân değişikliği yapıldı, olmadı,
Görüşmeciler ücra yerlerde bir odaya kapatılıp anlaşmaları beklendi, olmadı,
Süreçte daha neler değişmedi ki! Ama bir türlü olmadı, olmadı, olmadı…
Gelin görün ki;
Tüm bu süreçte değişmeyen bir tek şey vardı;
Görüşmelerin BM gözleminde ve BM’nin tespit ettiği kriterlere bağlı kalınarak sürdürülmesi…
Demek oluyor ki anlaşmazlığın tek nedeni ve suçlusu BM ve dayattığı kriterler…
“İki bölgeli, iki toplumlu, tarafların eşitliğine dayalı bir federasyon.”
Lastik gibi, nereye çekersen o tarafa sünen deyimler… Her bir kriter taraflarca 180 derece zıt yönde yorumlanabiliyor. Çünkü Kıbrıs Türkleri sadece bu şekilde, muğlâk deyimlerle aldatılabilir…
Bir de BM’nin bu kriterleri hangi alavere dalavere ile yarattığına bakalım:
Bu adada olaylar, Rumların bir Katliam Planını Türklere uygulayarak adayı Yunanistan’a bağlama rüyalarını gerçekleştirmek hedefi ile bir NOEL gecesinde başladı.
Türkler öldürüldü, Türklerin köyleri yakıldı, yıkıldı, Türkler Katliam çukurlarına atıldı, Türkler ortağı olduğu devlet yönetiminden silâh zoru ile atıldı, binlerce Türk bir gecede işsiz kaldı, aşsız kaldı. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuruluş antlaşmalarına ve Anayasası ile yasalarına aykırı olarak yaratılan bir statüko ile yasadışı bir oluşuma dönüştürüldü… Artık Kıbrıs’ta Türklerin dayanacağı, güveneceği bir devlet kalmamıştı, dışla temas kuracağı hava yolu, limanı, iletişim imkânları yoktu. Yaratılmış olan statükonun yani yüzde yüz katil ve zalim Rumların, kuşatması, benzeri tarihin hiçbir döneminde görülmemiş ambargo, izolasyon ve dışlanmışlığı altında ezilip kaybolmaya terk edilmiş duruma düşürüldü.
Peki, dünyanın tüm mazlum ülkelerinin umut bağladığı, barışın ve adaletin sarsılmaz savunucusu BM ne yaptı?
Güvenlik Konseyi’nde 1964, 186 nolu karar ile öldürenin, yakanın, yıkanın, katliam yapanın yanında yer alarak adeta adını şanını lekeleyip ellerini kana buladı.
Bu kadarla da kalmadılar. Daha sonra BM Genel Kurulunda ve BM Güvenlik Konseyi’nde aldıkları kararlarla Kıbrıs Türklerinin sonunu hazırlayacak ortamı yarattılar. Tüm bunların BM Sözleşmesinin hiçbir maddesinde yeri yoktur. Tüm bu kararlar mesnetsiz ve gerekçesiz olarak alınmış Kıbrıs Türklerine karşı düşmanca saldırı niteliğinde şövenist kararlardır.
BM kriterleri adı ile bize dayatılanlar da, bu art niyetli, adaletten ve insanlıktan yoksun BM kararlarının ürünüdür…
50 yıllık başarısızlığın en büyük nedeni BM’nin Rum yanlısı ve adaletsiz tutumundan kaynaklandığı çok açık bir gerçektir.
Bugün Kıbrıs Türklerine karşı ayni düşmanca saldırılar sürdürülmektedir.
BM, haklı-haksız ayırımı yapmadan Rumlar yanında saf tutarak Türkleri adadan silme oyununa devam etmektedir. Bugün öncelikli olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesini hedeflemektedirler.
Hiç kimse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bir suç bulamıyor. Çünkü Kıbrıs Türklerinin suçlanacak insanlık ayıpları yoktur.
Türkler bu adada masum insanları öldürmedi, hiçbir toplum için katliam planları hazırlayıp uygulamadı, savunmasız bebeleri, kadınları, yaşlıları katliam çukurlarına atmadı, yol kesmedi, köy basmadı. Sadece saldırılara karşı direndi.
Ayrıca durduk yerde devletinden ayrılıp yeni devlet kurma teşebbüsünde de bulunmadı. (Yani ayrılıkçı duruma da düşmedi)
Ama eşit ortağı olduğu devletten silah zoru ile atıldığı için haklı olarak kendi yasal devletini ilan etme zorunluluğunda kaldı.
Kıbrıs Türk Halkı artık halk düzeyinden geri adım atarak, yeniden kabile durumuna düşme riskini göze alamaz. Artık devletimizin tasfiye edilmesine seyirci kalarak bir Federasyona mahkûm olamayız.
Özgürlükten ve egemenlikten asla vazgeçemeyiz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı ebedileştirilecektir. Bunun için her türlü mücadeleyi sürdürmek azim ve kararlılığındayız.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.