1- BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN KUMPASI VE BASKILARI
Kıbrıs Türk Halkı en büyük darbeyi ve en şiddetli dayatmayı Birleşmiş Milletler Örgütünden görmüştür. Biliyorsunuz Aralık 1963’te Kıbrıs Rumları “ENOSİS”i gerçekleştirmek için “AKRİTAS KATLİAM PLANI”nı uygulamaya koymuştu. Planın hedefleri bir bir yerine getirilmiştir. Bu hedefleri şöyle sıralayabiliriz:
a. KIBRIS TÜRKLERİNİN YÖNETİMDEN DIŞLANMASI,
Kuvvet kullanarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nde çalışan tüm Kıbrıs Türkleri yönetimden atıldı. İşine gitmek isteyenler korkutularak, dövülerek hatta öldürülerek engellendi. Bir gecede binlerce devlet çalışanı Türk işsiz ve aşsız kaldı. Ne kadar acı ve yazıktır ki o günleri yaşamış kelli felli bazı insanlar bugün aramızda yaşarken ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin olanaklarından gani gani nemalanırken; hiç utanmadan ve sıkılmadan Binlerce Türk’ün atılıp dışlanmadığı, işlerine gitmemeğe zorlandıkları yalanını savunabiliyorlar. Hiçbir devlet güvencesine sahip olmayan, tek derdi Rum saldırılarına karşı direnmek olan Kıbrıs Türklerinin binlerce Kıbrıs Cumhuriyeti çalışanını işine gitmeyerek aç ve açıkta kalmasını nasıl zorlayabildiği de yanıtlanması gereken bir başka soru.
b. TÜRK KÖYLERİNE YAPILAN BASKINLAR
Öncelikle karma köylerde yaşayan Türkler silah zoru ile köylerinden atılarak göçe zorlanmış. Bir de savunmasız Türk Köylerine baskınlar düzenleyerek katliam gerçekleştirdiler, hayatta kalanları da göçe zorladılar. Bugün bu şekilde boşaltılmış ve Rum çapulcularca yağmalanmış 103 köy vardır. Bu köylerden yaklaşık 35 tanesi ağır iş makineleri kullanılarak yerle bir edilip haritadan silinmiştir.
Kıbrıs Türklerine karşı tam anlamıyla bir etnik temizlik uygulanmıştır. Yaşanan göçler sonucunda Kıbrıs Türkleri devlet güvencesinden yoksun, devlet çalışanlarının işlerine son verilmiş bir vaziyette gettolara hapsedilmiş ve yıllarca çok ağır bir ambargo altında yaşamaya zorlanmıştır.
c. DÜNYAYA VERİLEN YALAN HABER
Rumlar “AKRİTAS KATLİAM PLANI”nı uygularken bir yandan da dünyaya “Türkler isyan etti, köyleri, kasabaları yakıp yıkıyorlar; biz de devlet güçleri olarak Türk isyanını bastırmaya çalışıyoruz” gibi bir yalan haber yayınlıyorlardı.
O günlerde adada henüz BM Barış Gücü yok. Bu yalan habere inanmış olan BM, Daniel Ortega önderliğinde bir ekibi Kıbrıs’a gönderir. Emirlerine helikopterler ve araçlar verilir. Ekibin amacı tüm yerleşim yerlerinin havadan ve karadan resimlerini çekip Türklerin yakıp yıktığı Rum köylerini dünyaya ilan etmek. Birçok yerleşim yerinin resimleri çekildi, yerleşim yerlerinin su şebekeleri ve elektrik durumunun envanteri çıkarılıp her yerleşim yeri için bir rapor hazırlandı.
Ama rapor incelendiği zaman baktılar ki yakılıp yıkılan sadece Türk köyleri, tüm Rum köylerinde elektrik var, su şebekeleri kurulmuş ama neredeyse hiçbir Türk köyünde su şebekesi yok, elektrik çok az Türk köyünde var. Bu sonuçtan sonra Ortega Raporu BM tarafından asla yayınlanmadı, hasıraltı edildi. (Çok sonraları Dünya Kıbrıs Türkleri Vakfı Ortega Raporunu derleyip kitap haline getirip Kıbrıs Türk Halkına kazandırıldı.)
Bu olayların sonrasında Kıbrıs sorunu BM’de görüşülmeye başlandı. Bu görüşmeler sonucunda BM Güvenlik Konseyi’nin 186 nolu kararı çıktı. Kararda Kıbrıs Türklerine karşı “ETNİK TEMİZLİK” uygulayan, Türkleri devlet yönetiminden atan ve Türklerin devlet imkanlarından yararlanmasını önleyen, binlerce Türk çalışanını işsiz ve aşsız bırakan, saldıran, öldüren Zülmeden Rumlar Kıbrıs’ta tek yönetim olarak kabul edilmiştir.
Ve Rum Hükümetine her türlü imkânı kullanarak Sözde Türk İsyanını bastırma görevi verildi.
Yani gelecek kuşakları savaş felaketinden korumayı, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların ve büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inançlarını yeniden ilan etmeye adaletin korunması ve antlaşmalardan doğan yükümlülüklere saygı gösterilmesi için gerekli koşulları yaratmaya ve daha geniş bir özgürlük için daha iyi yaşam koşulları sağlamaya, sosyal bakımdan ilerlemeyi kolaylaştırmayı sağlamak için kurulduğunu iddia eden BM; Kıbrıs’ta tüm bu gereklerini inkar ederek vuran, öldüren, zalim Rumlar yanında yer alarak Mazlum Türkleri cezalandırma yolunu seçmiştir. Bu da BM’yi, eli kanlı bir örgüt haline getirmiştir.
186 nolu kararından sonra aldığı tüm kararlarla hep antlaşmalara uymak için çağırı yapmış ama Rumların Kıbrıs Antlaşmalarını ve Kıbrıs Anayasasını ihlal ettiğini gözardı ederek hep Türkleri mahkum edecek kararlara imza atmıştır.
Anlayacağınız, Kıbrıs Türklerini defalarca sırtından hançerleyen, BM örgütü olmuştur..
Anlaşılıyor ki; BM’den,Kıbrıs Türkleri olarak, BM ilkelerinden kaynaklanan herhangi bir yarar beklemek beyhudedir…
GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.