KKTC, Kıbrıs Türk Halkının bir asırdan fazla sürdürdüğü özgürlük, egemenlik, istiklâl ve varoluş mücadelesinin en önemli ürünüdür.
KKTC, Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını sürdürebilmesi için, gözbebeği gibi koruması ve savunması gereken tek seçeneğidir.
KKTC, çocuklarımıza, torunlarımıza, kısacası geleceğe bırakacağımız en değerli mirasımızdır.
Bir devlete sahip olmak, Kıbrıs Türk Halkı ile benzer mücadeleyi sürdüren toplumların en büyük ülküleri ve son hedefleridir.
KKTC olmazsa Kıbrıs Türk Halkı da olamaz.
İşte bu nedenledir ki tüm dünya, KKTC’nin tasfiyesini sağlamak için ellerinden gelen her türlü melanete başvurmaktadır.
Yüce Atatürk’ün “Gençliğe Seslenişi”nden esinlenerek diyebiliriz ki:
“Ey Kıbrıs Türk gençliği…
Birinci vazifen, Kıbrıs Türk istiklâlini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
… Görevin; Kıbrıs Türk istiklâl ve Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyetini korumaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur…”
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’tan sonra ülkemizde gerçekleştirilen CB seçimleri hep varlığımız ve geleceğimiz ile ilgili, Cumhuriyetimizin varlığı ve geleceği ile ilgili olmuştur. Bugün de adayların söylemlerine bakınca; ayni tehlikeleri yaşadığımız gözlenmektedir. Çünkü dünya ve aramızdaki işbirlikçiler bugün de Kıbrıs Türklerini ‘Soğuk Savaş ve Propaganda’ silahı ile vurmaya çalışıyorlar.
Varlık ve geleceğimiz bir yana bırakılarak iç çekişmeler örnek gösterilip bunun üzerinde propaganda yapılmaktadır. KKTC’nin varlığı önemsizleştirilerek, olmazsa da olur denilerek, hatta Kıbrıs Türklerinin kurtuluşunun KKTC’nin tasfiyesi ile mümkün olabileceği gibi abuk sabuk gerekçeler öne sürerek Kıbrıs Türklerini aldatmaya çalışıyorlar. Bir halkı veya toplumu baskı altına alarak ortadan kaldırmaya çalışmak sadece FAŞİST bir harekettir.
Bu, Kıbrıs Türklerinin varlık ve geleceğine karşı sürdürülmekte olan bir insanlık suçudur.
Bu, dünyanın, Rumların ve aramızdaki işbirlikçilerinin Kıbrıs Türklerine faşizan saldırısıdır.
Yine adayların beyanlarına bakıldığı zaman açıkça KKTC’ye saldırı vardır.
KKTC’nin ortadan kaldırılması savunulmaktadır. İşin en ilginç yanı, bu adaylar KKTC’nin Cumhurbaşkanı adaylarıdır. KKTC’yi ortadan kaldırmak için KKTC Cumhurbaşkanlığına aday oldular. Bunun ne kadar etik olduğunu ve bir Cumhurbaşkanı adayına ne kadar yakıştığını siz saygıdeğer okurlarıma bırakıyorum.
KKTC anayasamız ve ilgili yasalarımızla korunmaktadır. Partilerimiz ve adayları KKTC anayasası ve yasalarına uymak zorunluluğundadır. Hal böyle iken ben merak ediyorum:
Nerede bu devleti korumakla yükümlü olan kurumlar ve makamlar?
Niye bu felâkete doğru gidişe bir dur denilmiyor?
Niye KKTC’yi tasfiye etmek için KKTC Cumhurbaşkanlığına aday olanların adaylıkları sorgulanıp sonlandırılmıyor?
Eğer bunlar yapılmıyorsa; bilinmelidir ki:
Vatan tehlikedeyse, egemenlik tehlikedeyse, bağımsızlık tehlikedeyse, kendi kaderini tayin hakkımız tehlikedeyse;
Vatanı, egemenliği, bağımsızlığı ve kendi kaderimizi tayin hakkımızı, yine halkımızın azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önceliğimiz; KKTC’nin ve egemenliğimizin varlığı ve geleceğidir. Devlet ve egemenlik olmadan başka hiçbir değere sahip olmamız mümkün olamaz.
“KKTC’yi tasfiye edelim ve şu, şu, şu değerlere sahip olalım” demek; sadece Kıbrıs Türk Halkını bile bile felâkete sürüklemektir…
GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024SPOR
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024GÜNDEM
19 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.