DOLAR 32,3343 0.25%
EURO 35,1415 0.01%
ALTIN 2.302,621,12
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kamil ÖZKALOĞLU;  Konfederasyonu Savunmak Neye Yarar?

Kamil ÖZKALOĞLU; Konfederasyonu Savunmak Neye Yarar?

ABONE OL
21 Kasım 2019 09:00
Kamil ÖZKALOĞLU;  Konfederasyonu Savunmak Neye Yarar?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Öyle anlaşılıyor ki aramızdan bazıları, konfederasyonu, yani devletler arasında yapılacak görüşmelerle ve iki devletin varlığını koruyarak ulaşılacak çözümü anlayabilecek zekâya veya ön birikime sahip değildirler. Millet varlığını ret eden, milliyeti bulaşıcı bir hastalık, milliyetçiliği de bir çamur atma malzemesi sananların konfederasyonu savunmayı anlamaları beklenebilir mi?
Emperyalizmin bir sömürü aracı olarak geliştirip uyguladığı Küreselleşme’yi, çarpık ideolojinin enternasyonalizmi ile karıştırdığı için savunan bir zihniyetin konfederasyonu savunmayı anlaması olası mı?
Açıkça, eyaleti kendi halkına Devlet diye yutturmaya çalışanlarla kendi halkını kabile durumuna indirmeyi görev edinenlerin konfederasyonu savunmayı anlaması beklenebilir mi?
Egemenlik kavramının anlam ve değerinin bilincinde olamadığı için egemenliği “Leyla” sananların konfederasyonu savunmayı anlamaları nasıl mümkün olur?
Bir sürü yalan yanlış gerekçe uydurmuşlar, bu yalan gerekçelerin arkasına sığınıp Kıbrıs Türk halkını aldatma ile meşguldürler. Onlar bu yalanları iddia etmekten biraz olsun sıkılıp vazgeçmedikçe biz de gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Kıbrıs Türklerinin Ulusal davası ve Kıbrıs Türkleri, konfederasyon savunulduğu için hiçbir kayba uğramamıştır. Kıbrıs Milli Davası ve Kıbrıs Türk Halkı, konfederasyon tezinden vazgeçildikten sonra kaybetmeye ve yok oluşa doğru sürüklenmeye başlamıştır. Konfederasyon tezinden vazgeçildikten sonra tüm kazanılmış haklarımız tartışılır ve ret edilir olmuştur.
24 Nisan referandumunda Kıbrıs Türklerine “karşı taraf ‘hayır’ dese bile; sen ‘evet’ dersen artık devlet olma hakkın kalmaz” sorusu sorulmadı. Kıbrıs Türk Halkının önüne AB üyeliğinin olmazsa olmaz bir koşul olarak konulması bu halka ihanettir. Avrupa Birliği, ülkelerin üye olabileceği bir devletler birliğidir. Eyaletlerin AB üyeliği diye bir konu yoktur. Dünya kamuoyu her meseleye sadece kendi ülkelerinin ve halklarının çıkarları doğrultusunda bakar. Kıbrıs konusunda da kendi ülke ve halklarının çıkarları neyi gerektiriyorsa onu savunurlar. Hiçbir devletin dünya kamuoyu istedi diye varlığına, egemenliğine son verdiği ve devletini tasfiye ettiği görülmemiştir. Hiçbir ülke, ülkeler topluluğu veya uluslararası kuruluşun çıkarı ve talebi, KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkının iradesini yönlendirici olamaz. Geçmiş sorgulanabilir ama geçmiş, bugünün politikasının vazgeçilemez belirleyicisi değildir. Geçmişten sadece ders alınır. Siyaset her zaman gelecek üzerine kurulur. Verdikleri örnekler bile çelişkili. “Devlet aldım toplum devretmem” politikasını sürdürerek devletine sahip çıkan Güney’in bu politikaları nedeni ile herhangi bir kaybı mı olmuş? Bilakis devletlerine ve egemenliklerine sahip çıktıkları için kazanmışlar.
Bizde ise işbirlikçiler “devlet aldım toplum devrederim” politikası güttükleri için Kıbrıs Türk Halkı dünya kamuoyu önünde haysiyet kaybediyor. “Süreci soğukkanlılıkla takip etmek ve kestirip atmamak” mümkün değil. Çünkü bu süreç Kıbrıs Türk Halkını yok oluşa sürükleyen süreçtir.
Bugün sürdürülmekte olan müzakereler, önceden kabul edilmiş, bir ön koşul niteliğindeki mutabakatların, adeta Kıbrıs Türklerinin teslimiyetinin tescili anlamına geldiği nedeniyle asla kabul edilemez. Bugün tüm göstergeler teslimiyet politikalarının suyunun ısındığı yönündedir. Bu, son çırpınışlarıdır. Yakında konfederasyonun erdemini, devletin değerini ve “Leyla” sandıkları egemenliğin değerini de anlayacaklardır.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.