Öyle anlaşılıyor ki aramızdan bazıları, Konfederasyon’u, yani devletler arasında yapılacak görüşmelerle ve iki devletin varlığını koruyarak ulaşılacak çözümü anlayabilecek zekâya veya ön birikime sahip değildirler.
Millet varlığını ret eden, milliyeti bulaşıcı bir hastalık, milliyetçiliği de bir çamur atma malzemesi sananların Konfederasyon’u savunmayı anlamaları beklenebilir mi?
Emperyalizmin bir sömürü aracı olarak geliştirip uyguladığı küreselleşmeyi, çarpık ideolojinin Enternasyonalizm’i ile karıştırdığı için savunan bir zihniyetin Konfederasyon’u savunmayı anlaması olası mı?
Açıkça, Eyalet’i kendi halkına Devlet diye yutturmaya çalışanlarla kendi halkını kabile durumuna indirmeyi görev edinenlerin Konfederasyon’u savunmayı anlaması beklenebilir mi? Egemenlik kavramının anlam ve değerinin bilincinde olamadığı için Egemenliği Leyla sananların Konfederasyon’u savunmayı anlamaları nasıl mümkün olur? Bir sürü yalan yanlış gerekçe uydurmuşlar, bu yalan gerekçelerin arkasına sığınıp Kıbrıs Türk Halkı’nı aldatma ile meşguldürler. Onlar bu yalanları iddia etmekten biraz olsun sıkılıp vazgeçmedikçe biz de gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.
Kıbrıs Türklerinin Ulusal davası ve Kıbrıs Türkleri, Konfederasyon savunulduğu için hiçbir kayba uğramamıştır. Kıbrıs Milli Davası ve Kıbrıs Türk Halkı, Konfederasyon tezinden vazgeçildikten sonra kaybetmeye ve yok oluşa doğru sürüklenmeye başlamıştır. Konfederasyon tezinden vazgeçildikten sonra tüm kazanılmış haklarımız tartışılır ve ret edilir olmuştur. Kopenhag’ta kaybettik söylemleri mesnetsiz ve yalandır.
24 Nisan Referandumunda Kıbrıs Türklerine “karşı taraf ‘hayır’ dese bile; sen ‘evet’ dersen artık devlet olma hakkın kalmaz” sorusu sorulmadı. Kıbrıs Türk Halkının önüne AB üyeliğinin olmazsa olmaz bir koşul olarak konulması bu halka ihanettir. Avrupa Birliği, ülkelerin üye olabileceği bir devletler birliğidir. Eyaletlerin AB üyeliği diye bir konu yoktur. Dünya kamuoyu her meseleye sadece kendi ülkelerinin ve halklarının çıkarları doğrultusunda bakar. Kıbrıs konusunda da kendi ülke ve halklarının çıkarları neyi gerektiriyorsa onu savunurlar.
Hiçbir devletin dünya kamuoyu istedi diye varlığına, egemenliğine son verdiği ve devletini tasfiye ettiği görülmemiştir. Hiçbir ülke, ülkeler topluluğu veya uluslar arası kuruluşun çıkarı ve talebi, KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkının iradesini yönlendirici olamaz.
Geçmiş sorgulanabilir ama geçmiş, bugünün politikasının vazgeçilemez belirleyicisi değildir. Geçmişten sadece ders alınır. Siyaset her zaman gelecek üzerine kurulur. Verdikleri örnekler bile çelişkili. “devlet aldım toplum devretmem” politikasını sürdürerek devletine sahip çıkan Güney’in bu politikaları nedeni ile herhangi bir kaybı mı olmuş? Bilakis devletlerine ve egemenliklerine sahip çıktıkları için kazanmışlar…
Bugün sürdürülmekte olan müzakereler, önceden kabul edilmiş, bir ön koşul niteliğindeki mutabakatların, adeta Kıbrıs Türklerinin teslimiyetinin tescili anlamına geldiği nedeniyle asla kabul edilemez. Bugün tüm göstergeler işbirlikçi takımının savunduğu teslimiyet politikalarının suyunun ısındığı yönündedir. Bu, son çırpınışlarıdır. Yakında Konfederasyon’un erdemini, devletin değerini, tüm dünyanın ve özellikle sol görüşün gerçek milliyetçi olduğunu ve Leyla sandıkları Egemenliğin değerini de anlayacaklar.
GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024SPOR
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.