Bugün en büyük sorunumuz, devletimizin varlığına karşı sürdürülen hayâsızca saldırılardır… Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığına yönelik olan bu saldırılarla; Girit Misali, adadaki Türk Nüfusun sonunu getirmektir amaç…
Bugüne kadar cennet adamızda olumsuzluklar ve kanlı olaylar yaşanmışsa bunun tek nedeni; Rumların adeta tutku haline gelmiş, bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen, enosis emelleridir…
Bize ‘geçmişi unutalım’ diyorlar, ‘Geçmişte yapılanları unutmazsak barış olmaz’ diyorlar Neyi unutalım Allah aşkına; Kanı yerde kalmış şehitlerimizi mi? Katliam çukurlarından çıkarılan günahsız, yaşlılarımızı, kadınlarımızı, çocuklarımızı ve bebelerimizi mi?
Yollardan, tarlalardan toplanarak, Nazi yöntemlerini aratmayacak yöntemlere, acımasızca öldürülen kayıplarımızı mı? Bize, ‘Her şeyi unutun’ diyorlar, ‘Devletinizden, egemenliğinizden vazgeçin’, ‘Self-determinasyon hakkınızdan vazgeçin’, ‘Ölüm pahasına dahi olsa ayrılma hakkından vazgeçin’, ‘topraktan vazgeçin, Bayraktan vazgeçin’ ‘Vatan’dan vazgeçin’ diyorlar…
Peki, Rumlar bu büyük özverimizi hak edecek ne yapmış? Enosis’ten mi vazgeçmiş? HAYIR…
Bugüne kadar Kıbrıs Türklerine karşı uyguladıkları katliamlardan, etnik temizlikten, dolayısıyla soykırımdan dolayı özür mü dilemiş? HAYIR…
Kıbrıs Türkleri ile herhangi bir şeyi paylaşmayı kabul mü etmiş? HAYIR…
Kuruluş ve Garanti antlaşmalarıyla kazandığımız haklarımızdan herhangi birini tanımayı mı kabul etmiş? HAYIR…
O zaman, bizim için vazgeçilemez nitelikteki onca değerden ve haklarımızdan neden vazgeçecekmişiz? Şehitlerimizin, Katliam çukurlarından çıkarılan günahsız insanlarımızın ve toplanarak canice öldürülen insanlarımızın kemiklerini sızlatmak için bir tek makul neden var mıdır? HAYIR…
Kıbrıs Türkleri, sahte bir barış adına karşılıksız olarak istenen bu bedeli ödeyebilecek kadar çaresiz ve haysiyetsiz midir? HAYIR…
Kıbrıs Türkleri için tek çare KKTC’dir… Kıbrıs Türkleri olarak, En büyük servetimiz, ulusalcılığımız, en büyük gururumuz, Türklüğümüz olmuştur… Adadaki varlık ve geleceğimizin en önemli güvencesi de, Bu, servetimiz ve gururumuzdur…
Bugün bir devlete sahip olma noktasına gelmiş bir Halk isek; Bunu da ulusalcılığımıza ve damarlarımızda var olan Türk kanının bize verdiği gurura borçluyuz…
Rumların, emperyalizmin ve aramızdaki sosyalizm bozuntusu işbirlikçilerinden gelen insafsızca baskı ve karalamalara karşı mücadele ile geçti ömrümüz…
Bu mücadeleyi sonsuza dek sürdürme azim ve kararlılığındayız…