Bir mütareke dönemi yaşanmıştı Anadolu’da… Ama ne dönem ya… Savaş sonrasının Anadolu’su… Yıllarca savaştan savaşa koşmuş, savaşmaktan yorulmuş, bitap düşmüş bir Osmanlı… 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Anlaşmasından sonra paylaşılan Osmanlı toprakları… Boğazlar ve Marmara paylaşılamamış, uluslar arası kontrole alınmış. Amerika, Yunanistan, Fransa, İngiltere, İtalya, Kürtler ve Ermeniler tarafından kapişari edilmiş güzelim Anadolu toprakları…
Sömürgeci emperyalist leş kargaları üşüşmüş Anadolu topraklarına. O efsane olmuş direniş yedi düvele karşı sürdürülmüş ve Zafer kazanılmıştı… Keşke o kadarla da kalsa idi… Bir de Türk halkı arasında türeyen işbirlikçiler vardı ki en az o yedi düvel kadar zararlı olmuşlardı…
Aralarında, emperyalist işgalci ülkelere hizmet eden üç kuruşa satılmış hainler, kendi kendilerine adam olamayacaklarına: inanan mandacılar, satılmış kalemler, yaşananları fırsat bilen ganimetçiler, tüm Anadolu’da dolaşan sandık sandık İngiliz, Fransız, İtalyan, Amerikan altınları vardı. Padişah bile İngiliz Muhipleri Cemiyetinin üyesi idi, Damat Ferit Paşa, Ali Kemal gibi, Adil ve Mehmet Ali Beyler ve Sait Mollalar gibi. Adım adım Anadolu’yu gezerek isyanlar başlatanlar…
İşte bu koşullarda doğdu kurtarıcı liderler, bu koşullarda doğdu Mustafa Kemaller, bu koşullarda gerçekleşti o Kurtuluş Mucizesi…
Ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bugünkü hali de çok mu farklı mütareke yıllarındaki Anadolu’nun halinden? Ayni emperyalist sömürgeci ülkeler bugün de Kıbrıs Türk Halkını ve özellikle de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hedef almadılar mı?
Mütareke döneminde sandıklarla altın dağıtırken menhus emellerine ulaşmak için bugün de KKTC’de UNDP, USAID ve ACT gibi kuruluşları kanalıyla çil çil rezil paralarını dağıtmıyorlar mı? UNDP’nin 3 yıllık faaliyet raporunda dediği gibi; çıkarlarına hizmet eden, faaliyetleri, projeleri, lobiciliği ve 600’ün üzerinde basın makalesini, parasını ödeyip satın almadılar mı?
Paralarını ödeyerek İngiliz Muhipleri Cemiyeti benzeri dernekler kurdurup köye kasabaya salmadılar mı? Kocaman kocaman ve utanmadan çağdaş değerlerin savunucusu olduğunu iddia eden ülkelerin şenlı şerefli(!) temsilcileri, Berberlere, bakkallara para dağıtacak kadar küçüldüler… ABD’siyle, AB’siyle bu, ne rezil, ne utanmaz bir emperyalizmmiş… Bütün bu olumsuzlukların yanında hiç unutmayalım ki; Mustafa Kemal’ler, İnönü’ler, Kazım Karabekir’ler, Fevzi Çakmak’lar ve diğer tüm ak süt emmiş kahramanların tümü böylesi bir zamanda doğdu, böylesi bir ortamdan filizlendi…
Bütün bu olumsuzlukların yanında hiç unutmayalım ki; O efsane olmuş direniş ve Zafer böylesi bir ortamdan doğdu… Yedi düvelin saldırısı olacak, o ahlaksızlar paralarına güvenecekler, hainler kol gezecek, fırsatı ganimet bilen soysuzlar çıkacak, kendi kendilerine bir hiç olduklarını kabul eden mandacı AB yalakaları türeyecek ki kahramanlar doğsun ve efsane olmuş direniş ve Zaferler gerçekleşsin.