Meclis önünde eylem yapan Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası, bir sürü saçma, yalan, abuk-sabuk, uyduruk, gerçeklerden uzak iddiada bulundu. Şöyle ki;
– Bu memleket bizim, biz yönetmeliyiz,
– Ekonomik paket dayatmalarına boyun eğmemeliyiz,
– Toplumsal yok oluşa karşı mücadele etmeliyiz,
– Federal birleşik Kıbrıs için çabalar artırılmalı…
Bunların içinde en uçuk, en saçma, en abuk-sabuk olanı ne, biliyor musunuz?
“ Toplumsal yok oluşa karşı mücadele etmeliyiz.”
Neymiş ” Toplumsal yok oluşu” sağlayacak olay?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı imiş,
Kıbrıs Türklerinin bir devlete sahip olması, özgür olması, egemen olması, çocuklarına ve torunlarına güvenli bir ülke bırakması, geleceğine sahip çıkması Kıbrıs Türklerini “yok oluşa” götürecekmiş.
Bu durumda mücadele “Federal birleşik Kıbrıs için çabalar artırılmalı” imiş.
Yani anlayacağınız; Kıbrıs Türkleri devletten, özgürlükten, egemenlikten ve ulusal değerlerimizden vazgeçmeli, kendisine defalarca katliam uygulamış, insanlarını yollardan toplayıp en acımasız yöntemlerle şehit etmiş, savunmasız Türk köylerini basarak yaşlıları, kadınları, çocukları ve bebeleri katliam çukurlarına atmış, çoğunluktaki Rumların azınlığı durumunda bir kabile olarak yaşamayı tercih etmeli imiş.
Böylece “Toplumsal yok oluş” tan kurtulacakmışız.
Vay anasını be ne şahane fikirler.
Bunun adı; Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığının sonunu getirmek ve “ENOSİS”in önünü açmaktır. Bu saçmalıkları Kıbrıs Türk Halkına dayatanlar devletten ve egemenlikten yana olamazlar.
Zaten kendi yayın organlarında bunu açıkça dile getiriyorlar…
Yazıklar olsun bu zihniyeti başa getiren, Kıbrıs Türk kurtuluş mücadelesine en büyük çaba ve desteği vermiş öğretmenlere.
İnadına, yaşasın Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi.
Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.