Rum tarafı uzunca bir süredir Maraş konusunu gündemde tutma çabasındadır.
Maraş konusunda savundukları kendilerince doğru kabul edilen iki unsur vardır.
Maraş’ın Rum toprağı olduğu.
Türk tarafının görüşmelere başlarken; iyi niyet gösterisi olarak Maraş’ın Rumlara teslim edilmesi.
Bunlar dışında söyledikleri her şey, ortaya attıkları her argüman önce dünyayı, sonra da Kıbrıs Türklerini aldatmaya yöneliktir…
Ne yazık ki bu soruyu “evet” diye yanıtlamak mümkün değildir.
Rumlar kendi halklarının çıkarları gereği Maraş’ı talep ediyorlar. Hiçbir hakları olmadığı halde talep ediyorlar. Peki, Kıbrıs Türklerinin haklarını korumakla ve görüşmelerde Kıbrıs Türklerinin haklarını ve çıkarlarını öne çıkarmakla yükümlü olanlar ne diyorlar?
“Maraş’ın kapsamlı çözümün bir parçasıdır” diyorlar…
Bunun çok açık olarak anlamı “Maraş’ı Rumlara teslim edeceğiz, şimdi değil ama ileride teslim edeceğiz”. Hatta “Bizi biraz daha sıkıştırın Maraş’ı teslim edelim” demektir.
Maraşın, has be has Vakıf Malı olduğu, belgelerle ve mahkeme kararlarıyla kanıtlanmıştır. “Vakıf Malı” demek, yıllar önce bugünleri gören vatanperver insanların bu malları kendi evlatlarına bırakmak yerine Tüm Kıbrıs Türklerinin yararına ve çıkarına kullanılmak üzere Vakıflar İdaresine devredilen mal demektir.
Unvanı, siyasi mevkisi ne olursa olsun; hiç kimsenin Maraş’ı Rumlara peşkeş çekme hakkı ve sorumluluğu olamaz. Hiç kimse, “Maraş kapsamlı çözümün bir parçasıdır” da diyemez… Bu konuda herkesi sorumluluklarının bilincinde olmaya davet ederiz…
Doğrudur, bir iyi niyet göstergesi olarak ülkelerin varlık ve geleceğini tehlikeye atmayacak bazı özveriler yapılabilir. Ama Maraş böyle bir konu değildir.
Bir başka gerçek de, uluslar arası teamüllere göre haksız olanlardan, karşı tarafa haksızlık yapanlardan talep edilir iyi niyet göstergesi…
Kıbrıs’ta yaşanan tüm olayların sorumlusu ve suçlusu, Rumlardır.
Zulüm yapan, vuran öldüren, katliam yapan ve etnik temizlik uygulayan, Rumlardır.
Enosis’i gerçekleştirmek için Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki tüm görevlerden silâh zoru ile atan, Rumlardır.90’lık ihtiyarlardan 16 günlük bebelere kadar savunmasız insanları toplayıp katliam çukurlarına atan, Rumlar…
Yollara barikatlar kurup masum insanları toplayıp canice öldüren, Rumlardır. 50 yılı aşkın süredir yaşanan görüşme süreçlerinde ortaya çıkan anlaşma ve tekliflerin tümünü ret eden, Rumlardır.
Yalın gerçekler bunlarken Kıbrıs Türklerinden iyi niyet göstergesi olarak özveri beklemek kelimenin tam anlamıyla terbiyesizliktir…
***
Anlamakta ve inanmakta güçlük çekiyoruz… Nasıl olur da Kıbrıs Türkleri adına görüşmelere katılanlar, yine ısrarla görüşmelerin başlatılmasını savunabilirler? Bugüne kadarki görüşmelerden hangi başarıyla çıkmışız ki tekrarlanmasını talep ediyoruz?
Şimdi yeniden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesini kabul ederek mi görüşmelere başlayacağız?
Kıbrıs Türklerinin egemenliğini ortadan kaldıracak ve adadaki var varlığını tehlikeye atacak; Tek devlet, tek egemenlik, tek temsiliyeti ön koşul olarak kabul ederek mi görüşmelere başlayacağız?
Self-determinasyon ve ayrılma hakkımızın olmadığını peşinen kabul ederek mi görüşmelere başlayacağız?
Bizi temsil edecekleri Rumların oylarıyla belirlemeyi kabul ederek mi görüşmelere başlayacağız?
Kıbrıs Türk Halkının oylarıyla görüşmeci olanlar böyle bir ölümcül görüşmenin yeniden başlatılmasını savunamazlar…
Görüşmelerin gizlilik içinde sürdürülmesini anlayabiliyoruz. Ama bizi temsil edenlerin bu koşullarda gizli görüşmeler yapmasını asla kabul edemeyiz.
Hiç kimsenin Kıbrıs Türklerini dönüşü olmayan karanlıklara sürükleme hakkı yoktur…
GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.