NACAK GAZETESİ- TMT Mücahitler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Soner Çuvalcıoğlu, iç cephedeki sorunların, egemenlikten feragat ederek değil, egemenliğe sahip çıkarak ancak çözülebileceğini söyledi.
Çuvalcıoğlu, 11 yıl boyunca yaptıklarını unutmuş görünen ve unutturmaya çalışan, ayrıca Kıbrıs’ta iki halkın varlığını inkâr eden Rum-Yunan zihniyeti karşısında Kıbrıslı Türklerin varlığını sürdürmek için devletine, egemenliğe ve Anavatana dört elle sarılmaktan başka bir seçeneği olmadığını vurguladı.
Çuvalcıoğlu, KKTC’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesajda, egemenliğin simgesi Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı.
Devletin harcında şehitlerin kanı, gazi halkımızın emek ve alın teri olduğuna işaret eden Çuvalcıoğlu, aziz şehitleri rahmetle, gazileri sevgiyle andığını söyledi.
Devlet sahibi olmanın değerini daha iyi anlamak için geçmiş yıllara bakılması gerektiğine işaret eden Çuvalıcıoğlu, şöyle konuştu:
“307 yıl Türk idaresinde kalan adamızı 1878 yılında kira ile devralan İngilizler, tarihi süreç içerisinde Rumlara daha yakın bir duruş sergilemiştir. Sömürge idaresi Türklere daima ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmıştır. Türk toplumunun dini kimliğini öne çıkarmış, milli yanlarını baskı altında tutmağa çalışmıştır. Örneğin 1950’li yıllara kadar Lefkoşa Türk Lisemiz, “Kıbrıs İslam Lisesi” olarak isimlendirilmiştir. Yine o yıllarda milli günlerimizde Türk Bayrağı’nı ancak İngiliz Bayrağı ile birlikte yan yana göndere çekebiliyorduk. Okullarda talebelere İngiliz Milli Marşı okutuluyordu. Bu arada adada Türk varlığının güvencesi ve Türklüğün damgası olan vakıf mallarımızın da büyük bir kısmının, çıkardıkları yasa dışı emirnamelerle ve Kral Fermanlarıyla Sömürge İdaresine ve Rumlara intikalini sağlamışlardır… Maraş arazileri, gasp edilen vakıf emlâkin sadece küçük bir misalidir.”
Rumların, Yunanistan’ın teşvikiyle, kilisenin de desteğiyle Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmek için sinsice hazırlıklarına devam ettiklerini anımsatan Çuvalcıoğlu, “1Nisan 1955 tarihinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı anlamına gelen “ENOSİS” için EOKA örgütünün kurulmuş olduğu ve gayesi ilan edilmiştir. Bu tedhiş örgütü General Grivas’ın komutasında İngilizlere karşı tedhiş ve öldürme eylemlerine başlamıştır” dedi.
Adayı 1571- 1878 yılları arasında 307 yıl idare eden Osmanlı Türklerinin torunları olan Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakına seyirci kalamayacağını, çünkü karşısında Girit Adası ve Batı Trakya örnekleri olduğunu ifade eden Çuvalcıoğlu, mesajında şüreci şöyle aktardı:
“İngilizlerin tüm baskılarına rağmen milliyetinden ve Türk kimliğinden asla vazgeçmeyen, Atatürk ilke ve inkılâplarını harfiyen uygulayan, kalbi daima anavatan hasret ve sevgisiyle çarpan Kıbrıs Türkleri; “Eğer adanın idaresi el değiştirecekse asıl sahibine verilmesi gerektiği veya en azından iki halk arasında taksimedilmesi gerektiğini” belirtmiştir. Adanın Yunanistan’a ilhakına asla izin verilmeyeceğini kesin bir şekilde ifade ederek EOKA’ya karşı, Türklerin can, mal ve namusunu, vatanı korumak için 1958 yılında TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı)’nı kurmuştur. TMT çatısı altında bir araya gelen kararlı ve inançlı bir avuç vatansever mukavemetçi, ant içerek göreve başlamıştır.
21 Aralık 1963 günü gözü dönmüş Rum sürülerinin Türklere karşı başlattıkları saldırılar üzerine, yeryüzüne çıkan mukavemetçiler, yediden yetmişe, kadın erkek tüm Kıbrıs Türkü’nün katılmasıyla oluşan direniş gücü sayesinde adanın her köşesinde tam 11 yıl çok zor şartlar altında, anavatanına ve Türk silahlı Kuvvetleri’ne güvenerek mukavemet etmiştir. Mehmetçiklerin mutlaka bir gün gelerek, imkânları kısıtlı, silahsız halkımıza karşı aslan kesilen ve 11 yıl süreyle her türlü mezalimi yapan Rum sürülerine gerekli cevabı vereceğine olan inancımızı hiç yitirmedik.”
Mücahit Türk Halkı’nın beklediği günün, 20 Temmuz 1974’te geldiğini, Mehmetçik’le Mücahidin kucaklaşarak Kıbrıs Türklerinin Rum zulmünden kurtulduğunu söyleyen Çuvalcıoğlu, 15 Kasım 1983 tarihinde, tam 36 yıl önce bu gün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edildiğini anımsattı.
VAROLUŞ MÜCADELESİ
Mazlûm Kıbrıs Türkü’nün en güzel eseri olan ve el üstünde tutulması gereken cumhuriyetin gün be gün yücelterek yaşatmak, başta gençlerimiz olmak üzere tüm halkın boynunun borcu olduğunu vurgulayan Çuvalcıoğlu, şöyle devam etti:
“1960’lı yıllarda adanın Yunanistan’a ilhakına karşı, mücahit ruhuyla tek yürek olarak direnmesini bildik ve varoluş mücadelesini kazanarak egemen devletimizi, kurduk.
Şimdi de egemen varlığımızın güvencesi olan Devletimizi yüceltmek ve korumak görevimizdir. Şimdi daha şanslı ve güçlüyüz. Çünkü, iyi eğitim görmüş ve yetişmiş gençlerimiz, her konuda uzmanlaşmış kardeşlerimiz, iyi organize olmuş sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz bünyesinde değerli profesör ve akademisyenlerimiz ve Devletimizi tanıyan ve her bakımdan destekleyen ve koruyan Anavatanımız vardır.
Eğer bu potansiyelimizi, kişisel ve partisel çıkarlarımızı bir kenara iterek kenetlenmeyi becerebilirsek, içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal sorunlarımızı giderebileceğimiz programları hazırlayabilir ve Anavatan Türkiye’mizin da desteğiyle kısa sürede bu sorunlarımızı çözerek halkımızın yaşam düzeyini yükseltebiliriz. Kıbrıs Türkleri olarak mutlaka bunu başarmalıyız.
İç cephemizdeki sorunlarımız; Egemenliğimizden feragat ederek değil, egemenliğimize sahip çıkarak ancak çözülebilir.”
Rumların, açgözlü tavırlarıyla, Kıbrıs Türklerinin varlığını, eşit statüsünü ve adadaki haklarını, elli yıldır sürdürmekte oldukları düşmanca politikalarla görmezden gelmeye halen ısrarla devam ettiklerine işaret eden Çuvalcıoğlu, 11 yıl boyunca yaptıklarını unutmuş görünen ve unutturmaya çalışan, ayrıca Kıbrıs’ta iki halkın varlığını inkâr eden Rum-Yunan zihniyeti karşısında Kıbrıslı Türklerin varlığını sürdürmek için devlete, egemenliğe ve Anavatana dört elle sarılmaktan başka bir seçeneği olmadığını vurguladı.
“Muhtemel bir çözümde Kıbrıs’ta Rumların ENOSİS hezeyanı yüzünden oluşmuş olan bugünkü durumu, (Adada iki ayrı egemen devlet olduğu gerçeğini) hiçbir şart altında asla göz ardı etmemeliyiz” diyen Çuvalcıoğlu mesajında şunları kaydetti:
“Bu başta şehitlerimiz ve gazilerimizle birlikte kendi kendimize olan saygımızın da gereğidir. Adım adım özgür ve egemen Devletimize giden yolda başta Özgürlük Liderimiz Dr.Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf. R. Denktaş olmak üzere Anavatan Hükümetlerimize, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ile Türk Silahlı Kuvvetlerine, DanişKarabelen Paşa’ya, Rıza Vuruşkan’a ve Kenan Çoygun’a ayrıca TMT’nin isimsiz kahramanlarına ve de Kahraman Mukavemetçi Mücahitlerimize sonsuz rahmet ve şükranlarımızı sunarız.
Bu mutlu yıl dönümünde tüm halkımıza; Her bakımdan güçlü bir KKTC’de mutlu, huzurlu ve sağlıklı nice otuz altı yıllar dileriz.”
Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği; “KKTC’ye dört elle sarılalım
