DOLAR 32,5410 0.08%
EURO 34,9181 -0.19%
ALTIN 2.441,390,23
BITCOIN 20992900,29%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

KKTC’de köklü FETÖ yapılanması var

KKTC’de köklü FETÖ yapılanması var

ABONE OL
18 Temmuz 2018 12:50
KKTC’de köklü FETÖ yapılanması var
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Örgüt içinde, 1990 yılında semt ağabeyliğine yükseldim. Birkaç okul bana bağlandı. Buradan da birkaç öğrenciyi askeri okullara kazandırmam sonrasında bölge imamlığına yükseldim

Bunun ardından Samanyolu televizyonunun KKTC sorumlusu olarak, KKTC’ye gönderildim. Ancak asıl görevim  “KKTC İmamı” idi. 1999 yılında örgüt tarafından Ege-İzmir bölgesine müfettiş sorumlusu olarak atandım. FETÖ, KKTC’de öteden beri köklü bir yapılanma içindedir

TBMM FETÖ’nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, 2016 aralık ayında AK  Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanarak  , FETÖ yapılanması içerisinde “ülke imamlığına” kadar yükselen, ancak 2002 yılında örgüt tarafından “hain” ilan edilerek uzaklaştırılan  Dr. Hasan Polat’ı dinlemişti.

Örgütün, fakir ve zeki öğrencilerin kazanılması noktasında genel numunelerden birisi olduğunu ifade eden Polat, ortaokul yıllarında Erzurum’da, Ahmediye Medresesi’nde Fetullah Gülen’in yeğeni Kemal Gülen ile birlikte okuduklarını dile getirirken, FETÖ’den birkaç kişinin de bu medresede “kalfa” görevi yaptığına işaret etmiş ve bu kişiler arasında Hüseyin Aka ve Hasan Gök’ün bulunduğunu söylemişti.

Yıllar sonra Hasan Gök ile bir camide karşılaştıklarını, kendisini bir cemaat evine götürdüğünü anlatan Polat, şöyle devam etmişti:

“Ücretsiz olarak kaydettirildiğim dersaneye gidip gelmeye başladım. O dönemde okul birincisi olmam dolayısıyla ayrıca bir ilginin gösterildiğini hissettim. İmam hatipte o dönemde Nurcularla, Süleyman Efendicilerle dalga geçerlerdi. İmam hatiplerin genelinde cemaatlere karşı soğuk bir bakış vardır. Üniversiteyi kazanıp Adapazarı’na gittiğimde Kredi Yurtlar Kurumu kontenjanına giremedim. Bu kişilerin yönlendirdiği eve gittim. Ama bu kişilere hep tavırlı bir yaklaşım sergiledim. Bana hiç müdahale etmediler. Hep kazanmak için çaba gösterdiler.”

“HER EV ABİSİ”

Cemaatin evlerinde her türlü kitabın okunduğunu, gerçek ismini hala bilmediğim Muaz adlı birinin sürekli kendisiyle ilgilendiğini ifade eden Polat:

“Bir yılın sonunda ısınma turları bitti. Birkaç ay sonra kredi yurtlar çıktı ama onlara karşı dürüst olmak adına gidemedim. Bu anlattıklarımı DHKP/C gibi örgütlerde de görebilirsiniz. Bu da onların dini versiyonu. İkinci sınıfta vurucu darbe olarak bir görev verilir, bana ev abisi görevi verildi. Her ev abisi küçük bir Fetullah Gülen’dir” demişti.

Burada kendilerine ağır olmaları konusunda telkinlerde bulunulduğunu belirten Polat, şunları anlaşmıştı;

“O havaya giriyorsunuz. Ortaokul, lise öğrencilerine eğitim veriyorsunuz. Sizin oradaki yetkinize ve dirayetinize bakılıyor. Daha sonra bana bir okul sorumluluğu verdiler. Motivasyon almış başını gidiyor. Ayaklarınız yere basmıyor. İnsanlara faydalı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bir çocuğa namazı sevdiriyorsunuz. Örgüt içerisinde çeşitli sınıflandırmalar vardır. Ev ağabeyi olduğunuz vakit otomatikman ‘beşlik’ sınıfına yükseliyorsunuz. Beşlik olan bir örgüt mensubu askeri okullara girdirilir ya da ev ağabeyi yapılır”.

En problemli insanın dahi örgüt içinde dışlanmadığını, mutlaka onun da kullanılacağı bir yerin bulunduğunu dile getiren Polat, başarılı yüzlerce öğrenci içerisinden 11 öğrenci seçtiklerini ve bunları harp okullarına hazırladıklarına vurgu yaparak şöyle devam etmişti;

“Bu öğrencilerin tamamı Boğaziçi Üniversitesini kazanabilecek kapasitede. Biz bu öğrencilere ‘Kardeşim Boğaziçi’ni, İTÜ’yü herkes kazanabilir ama askeriyede bir tane bile müspet general yokmuş’ sözleriyle bu alanlara yönlendiriyorduk. Bu öğrencilerden 4 tanesi kazandı. Birisi Kara Harp Okulu’nu, 3’ü ise Deniz Harp Okulunu kazandı. O zaman bu çok büyük bir payeydi. Ev ağabeyi konumundasınız ve Gülen’le görüşmeye gidiyorsunuz. Bu da çok büyük bir payedir. Orada 100’e yakın kişi gördüm. Bunlardan bir kısmı ev, bir kısmı semt ağabeyi ve hepsi de askeri okullara öğrenci girdirmeyi başarmış kişilerdi. Orada Gülen şunları şöyledi; ‘okullar, yurtlar bunlar hep göstermelik şeyler. Bizim esas hedefimiz orduda bir insan olmasıdır. Bir tek insanın orada olması bir yurt ve bir okul yaptırmış gibi size sevap kazandırır.’ Buradaki motivasyonu görebiliyor musunuz?”

Polat, 1986 yılında astsubayların ordudan ihraç edilmeleri sırasında Gülen’in sabaha kadar odasında dolaştığı ve “Ben bu gece çıldırmazsam bir daha çıldırmam” dediğinin kendilerine anlatıldığını da dile getirdi.

“YAŞAR BÜYÜKANIT”

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın örgüt içinde, hain olarak görüldüğünü vurgulayan Polat, şöyle konuşmuştu;

“Yaşar Büyükanıt cemaat tarafından hiçbir şekilde sevilmez. Beddua edilen, hain ilan edilen bir isim. Öğrencilerin atılması sonrasında tamamen hücre sistemine geçildi. 3 öğrenciden fazlası birbirini tanımayacak şekilde bir sistem oluşturuldu. 1990 yılında semt ağabeyliğine yükseldim. Birkaç okul bana bağlandı. Gariban Anadolu çocuğunun her türlü ilgiye ihtiyacı var. Buradan da birkaç öğrenciyi askeri okullara kazandırmam sonrasında bölge imamlığına, ardından da Kıbrıs’a gönderilerek ülke imamlığına yükseldim.”

Sınav sorularının çalınmasına ilk olarak 1989 yılında şahit olduğunun altını çizen Polat, şöyle devam etmişti;

“Çocuklar Fem dersanelerine son bir kez ders çalışma bahanesiyle çağrıldı. Ertesi gün sınavdan çıkan çocuklar çalıştırılan soruların neredeyse hepsinin çıktığını söylüyor. Ama bu çocukların buna ihtiyacı yoktu. Başarılı öğrencilerdi. O zamanki vicdanımla dersane yönetiminin yanına gittim. Dersane Müdürü Veysel Bey, bana soruların Güneydoğu’da çalındığını ve piyasada satıldığını söyledi. Kendileri de oradaki insanların kazanacağına kendi öğrencilerinin kazanmasını yeğlediklerini ifade ederek soruları satın aldıklarını anlattı.”

“BEŞLİK SEVİYE”

Polat, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası açılan soruşturmalar kapsamında örgütün yapısına yönelik itiraflarda bulunan isimlerin cemaate sonradan katılanlardan olduğunu düşündüğünü söyledi.

Kendisi gibi çocukluk yıllarından bugüne gelen isimlerin çözülmesinin mümkün olmadığını öne süren Polat, “Beşlik seviyedeki isimlerden çözülme hala olmadı. Temelden gelen isimlerin çözülmesi, konuşması söz konusu değil. Ben de o dönemde kovulmasaydım şu an Adil Öksüz’ün, Kozanlı Ömer ya da Mustafa Yeşil’in başka bir versiyonuydum” dedi.

SAMANYOLU TV

Samanyolu televizyonunun KKTC sorumlusu olarak görevlendirildiğini ancak asıl görevinin “ülke imamı” olduğunu da belirten Polat, “O dönem milli görüş kökenli bir derneğin düzenlediği etkinlikte Davutoğlu ile fotoğraf çektirdik. Davutoğlu’nu da bu fotoğraf üzerinden paralelci ilan ettiler. Davutoğlu’na iftira edildi.” şeklinde konuştu.

“ŞEYH KIZIYLA EVLENMEK”

Polat, 2000 yılında evlendiğini ve eşinin babasının bir tarikatın şeyhi olduğunu söylerken “Şeyh kızıyla evlenmek cemaatte antipatik bir durumdur” dedikten sonra şunları anlatmıştı;

“Çok fazla ısrarcı olunca evlilik iznini aldık. Bu evlilik izinli olmasına rağmen cemaat içinde bazı konuşmalar başgösterdi. Bu arada İzmir’e bölge müfettişi olarak atandım. Bana bir yıl sonra, kayınpederimin oraya cemaatten insanları götürdüğümle itham ediyorlar. İstanbul’daki katıldığım toplantılarda eski öğrencilerim ile konuştuğum söylendi.”

Sorgulamalarla birlikte görevden alındığını ve sürgün olarak Gaziantep’te bir derginin sorumlusu olarak görevlendirildiğini anlatan Polat, şöyle devam etmişti;

“Burada 6 ay tutulduktan sonra ABD’ye tayinim çıktı. Orada kaldığım 20 günün sonunda bir daha dönmemek üzere Türkiye geldim ve bu cemaatle bağımı kopardım. Geri dönmeyeceğimi belirttiğim gün İstanbul bölgesinin imam ve imameleri toplanarak ‘Doktor İhsan haindir’ ilanı yapılıyor. Sonrasında başka iş kollarında çalışmaya başladım. Bana polis marifetiyle bir operasyon düzenleyerek, sahte evraklarla tutuklattılar. Allah memleketimizin yardımcısı olsun.”

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.