PKK terör örgütü, Pontuscu Rumların Karadeniz’de taşeronluğunu yapıyor. Yunanistan, Türk kimliği altında Karadeniz’e terörist ajanlar gönderiyor. Terörist ajanlar özellikle Maçka,Tonya,Hamsiköy ve Pontus bölgesi saydıkları diğer yerleşim yerlerinde keşif faaliyetleri sürdürüyor, kültürel ve tarihi öğeleri kayıt altına alıyor ve topladıkları bilgileri Yunanistan’a ve diğer taşeronlarıyla paylaşıyor.
Sözde Kürdistan projesi ile terör örgütleri Karadeniz’de çerçeveleme politik desteği oluşturmak isteniyor. PKK, Doğu Karadeniz’de Pontusçuların taşeronu olarak çalışmaktadır. Zira PKK lideri terörist Apo’ya da en başta Yunanistan ve GKRY’nin sahip çıktığını unutmamak gerekir.
Devletin daha hızlı müdahale ederek bölgedeki hücre yapılanmalarının önünü kesmesi gerekir. Bölgedeki pek çok gence ücretsiz eğitim adı altında aylık gelirler ve hatta burslar veriliyor. Bu gençlerin yarın kendilerini sözde Pontusçuluğa hizmet etmek ayrı bir kimlik ve haklar talep eden konumda görülebileceği gözden kaçmamalıdır.
Karadeniz’de Yunanistan Kıbrıs’taki gibi bölücü kültürel çalışmalar yapıyor. Atalarının veya dedelerinin diye iddia ettikleri evleri, arazileri, kültürel tarihî yerleri gezerek, her karış toprağı, binayı, tarihî mekânı resimleyip bilgiler tutmaktan hiç vazgeçmemektedirler.Kültürel mirasa saygısızlık ve tahribat adı altında Türkiye aleyhine dava açma hedeflerini ise hiç gizlememişlerdir. Bu gruplar içinde kilise ve iki toplumlu (Türk-Yunan) sivil toplum kuruluşları öncüleri Trabzon bölgesinde özellikle Maçka,Tonya,Hamsiköy ve Pontus bölgesi saydıkları diğer yerleşim yerlerinde  son durumu kayıt altına almaya devam etmektedirler. Hem de bu etkinlikler bazı sivil toplum kuruluşlarının başını çeken elebaşlarınca Atina – Trabzon, Atina-Samsun, Atina – Giresun ve Atina – Rize bacağını oluşturanlarca tertip edilmektedir.
Türkiye üzerine kara propagandalar üzerinden baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Bir taraftan kayıplar, göçmenler, mülkiyet, kültürel miras ve sözde ‘işgal’ diyerek Türkiye’ye Kıbrıs meselesinde yüklenme yoluna giderlerken, diğer taraftan Karadeniz’de sözde ‘Pontusçuluk’ ve sözde ‘soykırım’ iddiaları ile millî ve milletlerarası kamuoyunda Ermeni lobiciliği sonrasında atakta bulunmak çabasındadırlar.
Karadeniz’de propaganda yapmak için Yunanistan’dan gönderilen ve Türk vatandaşı gibi görünen kişiler var. Kurdukları web sitelerinde yaptıkları yayınlarda ‘şu Pontuslu Rum’un ailesi budur, yardımcı olun bulalım’, yok ‘şu Pontusluyu Türkler öldürmüştü, yüzleşelim’ gibi yayımlar yapmaktadırlar. Bakınız bu konuda İngilizce yayım grupları gerek aktif gerek sosyal medya ortamında aralıksız çalışmaktadırlar. Bunun karşısında Devletimizin ve bölgede devletimize bağlı güç unsurlarının yapılan bu hareketler karşısında halkı aydınlatma ve dikkatli olması yönünde uyarması gerekmektedir.  Tüm bunların ötesinde uluslararası alanda sözde pontusçuluk lobi faaliyetleri karşısında bilimsel toplantıları sayıları artırılmalı ve dünya kamuoyuna tarihi gerçekler aktarılarak sözde Ermeni Soykırımı gibi büyük bir yalana maruz bırakılan Devletimize sahip çıkmamız gerekmektedir.