DOLAR 34,4465 0.3%
EURO 36,3032 0.16%
ALTIN 2.836,840,10
BITCOIN 3101214-1,35%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Raif  DENKTAŞ;  “Babam Denktaş”

Raif DENKTAŞ; “Babam Denktaş”

ABONE OL
14 Ocak 2019 11:06
Raif  DENKTAŞ;  “Babam Denktaş”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Benden “Babam Denktaş” başlıklı bir makale yazmamı isteyen gazeteci arkadaşlar aslında başlığını şu şekilde önermeliydiler; “Babamız Denktaş”.
Çünkü ben, 1951 yılında doğdum, 1958 olaylarında 7 yaşındaydım. 1959’da kardeşimi kaybettik, 8 yaşındaydım. 1963 olaylarında 12 yaşındaydım. 1964-1968 yılları arasında Ankara sürgün hayatı sırasında 13-17 yaşlarındaydım. Çocukluluğum böyle geçti ve çocukluğumun hiçbir döneminde “işte benim babam” diyemedim.
Her baba için önce çocukları, önce ailesine karşı sorumlulukları gelir, R.R. Denktaş için ise şimdi, geriye baktığımda çok berrak bir şekilde görebiliyorum; Önce halka ve halkın varlık mücadelesine karşı sorumlulukları gelmiştir ve hala öyledir.
Zaten bir dava adamını, bir devlet adamını alelade bir politikacıdan ayıran en büyük fark bu değil midir?
Çocuğu ameliyat masasında can verirken halkının tüm çocuklarının geleceği için mücadelesinde bir an dahi duraksamayan bir liderin çocuğu olmak hem büyük bir iftihar meselesidir hem de bütün çocuklardan daha az baba ilgisi ile büyümekten doğan zorlukları da beraberinde getirir. Biz, Denktaş’ın çocukları olarak hayatımıza kendimiz biçim vermiş, bir nevi kendi kendimize büyümüş, hatalı veya doğru kararlarımızı hep kendi başımıza almak durumunda kalmışızdır.
Denktaş kendini davasına adamış bir kurtuluş savaşçısıdır. Onun için, bir halka ve halkın geleceği demek olan yetişen kuşaklara sağlam güvencelere dayalı bir varlık ortamı yaratmak her şeyin önünde gelir.
1958’lerdeki mücadelesi, Türk Kıbrıslıların İngiliz sömürge idaresinden Yunan sömürge idaresine geçmesini önlemek ve Türk Kıbrıslıların Rumlardan ayrı olarak kendi kaderini tayin etme hakkını kabul ettirmekti. Rumlar “Enosis” derken Türkler “Taksim” dedi. Bu her halkın kendi kaderini tayin yolunda kendi iradesini somut bir biçimde vurgulamak kavgasıdır. Bu yapılabildiği içindir ki, orta yol olan Kıbrıs Cumhuriyeti noktasına varıldı ve kazanılan eşit siyasal statü Türkiye’nin somut garantisi ile taçlandırıldı. 1960’ta doğan çocuk bugün 25 yaşındadır. 1958’de doğan ise 27 yaşında. 1958’de doğan bir azınlık mensubu olarak dünyaya gelmiştir. 1960’ta doğan ise Kıbrıs’ta eşit siyasal statüye sahip bir halkın mensubu olarak. Aradaki fark büyük ve anlamlıdır. İşte bundan dolayıdır ki hepimiz Denktaş’a hiçbir şey değilse, saygı borçluyuz. Bunun farkında olmayanlara Denktaş’ın nasıl gösterildiği başkadır, gerçek başkadır. Onun için halkımız arasında nankörlük tohumları saçanlar aslında bindikleri dalı kesmektedirler. Denktaş’ın öncülüğünde geçilen aşamalardan geçilmemiş olunsaydı. Kıbrıs Türkleri kendilerine bir Cumhurbaşkanı değil, bir muhtar bile seçemeyeceklerdi.
Biraz da Denktaş’ın insan yanına bakalım;
Çocuklarıyla yeterince ilgilenememenin burukluğunu her zaman hissetmiş olan bir Denktaş’ın acaba hayat anlayışı nedir?
Ben, babam Denktaş’ı kadife eldiven için bir demir yumruk olarak görürüm. hem hiçbir konuda prensiplerinden vazgeçmez, hem de mümkün olan ile mümkün olmayan arasındaki farkı daima iyi görür ve tavrını ona göre alır.
Bir insanın hayat anlayışı o insanın karakteridir. Bir insanın karakteri ise en çok kendini iç dünyasında gösterir. Bu açıdan, ilk çocuğunun dünyaya gelmesi üzerine babamın bana fotoğraf albümü kapağına yazdığı ve her mısrasıyla hala geçerliliğini koruyan şiiri birlikte okuyarak bu söyleşimizi noktalayalım;
OĞLUMA ÖĞÜTLERİM
Saat gibi durmadan,
Gece gündüz çalışan,
İnsanlar mesut olur,
Evladım buna inan.
Gıpta etme paraya,
Düşme sakın sefaya,
İşinde tutumlu ol,
Dayan daima cefaya
İmanına dayan sen,
Kuvvetine inan sen,
Fakat sakın saldırma
Ortada sebep yokken.
Yala sapma sakın,
Düşmanlarından sakın,
Herkesi dost bil de sen,
Daima güler yüz takın.
Çalış uğraş durmadan,
Bir gün olursun adam.
Paraya kul olma sen,
Oğlum ol hakka tapan
Herkese ol bir örnek ,
Al herkesten görenek,
Daima içinden inan,
Terbiye hayat demek.
Sana vurana vurma,
Fazla duygulu olma,
Bu dünyada cefa çok,
Henüz doğmadan solma.
Saat gibi durmadan,
Gece gündüz çalışan,
Temiz kalpli insan ol,
İmrensin sana bakan.
(27 Mayıs, 1985- Aydın AKKURT- Raif Denktaş Toplu Eserler)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.