Güneydeki Rum Cumhuriyetinde yapılan son kamu yoklamasının sonuçlarına göre Rumların yüzde sekseni Talat-Hristofyas görüşmelerinin olumlu bir sonuç getireceğine inanmıyorlar. Bunun anlamı Rum tarafında “tek halk, tek devlet, tek ekonomi” formülüne dayanan bir federasyonun benimsenmediğidir. Yani, açıkçası Rum halkının yüzde sekseni, Klerides’in zamanında dediği gibi, “içimizde Türk Cumhurbaşkanı yardımcısı, Türk Bakanlar, Türk milletvekilleri olmadığı halde dünya bizi meşru Kıbrıs Hükümeti olarak tanıdığına göre, Türkleri yeniden içimize alıp ortak yapmanın gereği yoktur” inancındadır. Hele tek başlarına ve bütün ayıplarına, işledikleri bütün cinayetlere rağmen AB üyesi olduktan sonra buna hiçbir neden göremiyorlar. ABD, Garantör İngiltere, Rusya ve şimdi AB üyelerinin büyükleri bu gerçeği görmemek için gözlerini kapamaya devam ederlerse Rumlar, Türkiye’yi AB yolunda engellemek suretiyle ve içte de bizim çökmemizi bekleyerek bir elli yıl daha “meşru Kıbrıs Hükümeti” olarak yollarına devam edebilirler. Bu nedenle bizim halkımız ve Türkiye yüz yıl da geçse Türk tarafının bu haksızlığa boyun eğmeyip, devletine sahip çıkacak güce ve kararlılığa sahip olduğunu fiilen kanıtlamak zorundadır. Rum tarafını iki devletli bir ortaklığa ancak bu kararlılık getirebilecektir. “Şimdi, derhal uzlaşma” diye yola düşenler, uzlaşmanın ne olacağını bile bilmeden görüşmeleri destekleyenler, yaptıkları ile Rumların uzlaşmazlığını güçlendirdiklerini bilmelidirler.
Aynı kamu yoklamasında Rum halkının yüzde elli dokuzu dönüşümlü başkanlığı ret ediyor. Bir önceki ankette de bir Türkün iki yıllığına olsa da “Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı” olarak görev yapmasını yüzde doksana yakın bir kitle istemiyordu. Bu konuda, dönüşümlü başkanlık için ağırlıklı oy ile müşterek listeden seçim öngörülmekteydi. Ayrı kimliğimizin, kendi kaderimizi tayin hakkımızın, siyasi eşitliğimizin gereği olan ayrı seçim hakkından vazgeçilmesini bizim halkımız da benimsememişti. 7 Mart tarihli Sunday Mail’de LucasHaralambus ağırlıklı oy sistemi ile meydana gelecek acayipliklere ve haksızlıklara parmak bastı. Haralambus’un verdiği örnekler çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarmakta ve “Türklerin yerinde biz olsaydık, böyle bir formülü kabul eder miydik?” sorusunu sorduktan sonra “bu sistem federal bir çözümün altına konmuş saatli bir bombadır” soncuna vararak Hristofyas’ı başka bir formül bulmaya davet etmektedir. Haralambus’un verdiği örneklere göre yüzde 55 ile yüzde 45 oy alan iki Türk adaydan yüzde 45 oy alan, Rumlardan alacağı oyla seçilebilecektir. Hatta yüzde yüz halkının oyunu alan bir adayla yüzde sıfır oy alan bir Türk, Rumlardan yüzde 65 oy aldığı takdirde, yüzde sıfır alan seçilebilecektir.
Biz yine son halk yoklamasına dönelim. Buna göre Rum halkının yüzde 39’u iki ayrı devletten yana. Bu, geçmiş bir yoklamada yüzde altmış olarak verilmişti.
Bunlara, Rum halkının yüzde sekseninin “işgal devam ederken kuzeye asla geçmem” dediğini, Kıbrıs Türklerinin yüzde 77’sinin ayrı devletten yana olduğunu da eklersek “birleşme, bütünleşme, derhal uzlaşma” yanlılarının hallerine şaşmamak mümkün değildir. Rumlar açısından 3 yılda yıktıkları bir birleşmenin bu kez, zoraki bir Katolik nikâhına bağlı olacak “birleşimi” kaç ay veya kaç yıl devam edecek? Zorla güzellik, zorla evlilik olur mu? Birinci birleşimi “işlevliği yoktur, demokratik değildir” diye yıkmışlardı, hem de Türk Garantisi varken! Şimdi ayni sözler tekrarlanmakta ve “işlevliği olan demokratik” bir anlaşma istenmekte, durum derogasyonsuz AB normlarına bağlanmaktadır- hem de Rum halkının yüzde doksanı Garantilere hayır derken ve Hritofyas “Makarios’un izindeyim, EOKA’dan ilham alıyorum, EOKA bize yön veriyor” sözleri
ile övünürken! (15 Mart 2010)
GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.