Rum zihniyetine bakıyoruz.
Değişen bir şey yok.
Dün ne ise, bugün de o.
Ellerinden gelse Kıbrıs Türk halkını bir kaşık suda boğacaklar. Bunu şimdi yapamadıkları için, geleceğin planlarını yapıyorlar.
***
Beni, bazı çevreler “Rum düşmanı” olarak suçlayabilir. Ama benim Rum halkının fertleriyle alıp-veremeyeceğim yok. Onlara da insan gözüyle bakıyorum.
Ama bütün mesele, Kıbrıs’ elen adası yapmaya yeminli Rum Ortodoks Kilisesi ile Rum liderliği. Rum halkının büyük çoğunluğu da bunların peşinde gidiyor. Anketlerde Rum halkının “en çok kiliseye güvendiğini” gösteriyor.
***
Şimdi Rum liderliğinin tutumuna bakalım. Tümü de Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak görüyor. “Küçük bir azınlığa siyasi eşitlik ve dönüşümlü başkanlık verilemez” diyor.
Diğer tarafta ise, müzakere süreci devam ederken Rum silahlanması her geçen günle daha da yoğunlaşıyor.
Peki, bu kadar silahlanma kime karşı?
Elbette ki Kıbrıs Türk halkına karşı.
Zaten, Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis ne demişti; “Türk askerini denize dökeceğiz.”
Geçmişte sahip oldukları zihniyette buydu; “Erenköy’de Mücahitleri denize dökeceklerdi.”
***

Bu arada, Kıbrıs’ı Elen adası yapmaya yeminli Rum Ortodoks Kilisesi’ne de bir bakalım.
Ruhani liderliğin yanısıra Rum halkını istediği şekilde yönlendirebilecek büyük bir güce sahip.
İç ve dış politikanın yanısıra sosyal konularda da söz sahibi.
Şimdi de eğitim de daha büyük bir güce ulaşmak peşinde. Kreşlerden üniversiteye kadar “Elen gençlerini ben eğiteceğim” diyor.
Tabii ki bu eğitim de geçmişte olduğu gibi Türk düşmanlığına dayalı olacak.
Rum gençleri birer Türk düşmanı olarak yetişecek.
Yani bir tarafta silahlanma, diğer tarafta ideolojik yapılanma.
***
En büyük hedefleri ise Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak.
Bunun gerçekleşebileceği güne kadar da silahlanmaya ve bu silahları kullanacak Rum gençlerini yetiştirmeye devam edilecek.
O gün geldiğinde de işleri çok kolay olacak.
Tabii ki bu Rumların hayali.
Bizim görevimiz de bu hayali boşa çıkarmak…