DOLAR 32,5891 0.35%
EURO 34,8627 0.35%
ALTIN 2.494,270,41
BITCOIN 21166893,46%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Rum’dan Akıncı’ya destek

Rum’dan Akıncı’ya destek

ABONE OL
29 Haziran 2020 08:47
Rum’dan Akıncı’ya destek
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NACAK GAZETESİ- Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis , Kıbrıs Türklerine akıl vermeye kalkışırken “Kuzey’de yapılacak seçimde federasyona karşı olan bir Kıbrıslı Türk lider Cumhurbaşkanı seçilmemeli” dedi.
Alihtia gazetesi Josep Borrell’in Güney Kıbrıs’tan ayrılmasının hemen ardından Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’le yaptığı röportajı “Bütün Meselelere Çözüm… NikosHristodulidis AB’nin Türk-AB İlişkilerine Dair İnisiyatifin Maksadını Alithia’ya Özetliyor” başlığıyla manşete çekti.
Borrell’in inisiyatifindeki ana gayenin Türkiye-AB ilişkilerini etkileyen bütün meselelerin, iki tarafın öncelikli konularının yer alacağı bir liste aracılığıyla Doğu Akdeniz tansiyonun düşürülmesi olduğunu yazan gazete, Hristodulidis’in “Türkiye ile böyle bir diyalog için şartlar Avrupalılar açısından artık olgunlaşmış görünüyor” dediğine işaret etti, Türkiye ile ilişkilerin ele alınacağı 13 Temmuz’daki AB Dışişleri Bakanları konseyinde birilerinin masaya Türkiye ile üyelik müzakerelerin kesilmesini masaya koyabileceğini de söyledi.
BORRELL’DEN İSTENENLER
Güney’i ziyaret eden Borrell’den AB Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısı öncesinde tam olarak ne talep ettikleri sorulduğunda ise Hristodulidis Borrell’in ziyaret sebeplerinden birinin, 13 Temmuz’daki konsey öncesinde Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini konuşmak olduğunu söyledi, özetle şunları ekledi:
“Üye ülkelerden, iki tarafı (Türkiye ve AB) ilgilendiren konuları Ankara ile görüşmek için yetki almasının mümkün olup olmadığını görüşmekti. Bu çerçevede Borrell Kıbrıs ve Yunanistan dışında, Türkiye’ye ve Doğu Akdeniz bölgesine ilgisi olan diğer üye ülkelerle de görüşecek, 13 Temmuz’dan önce de Türkiye’yi ziyaret etmeye çalışacak. Kendisinden, AB’nin Türkiye’nin yasadışı davranışları konusunda oy birliği ile aldığı kararları özetleyen mesajlar götürmesini istedik.”
Hristodulidis, Türkiye ve AB’ni ilgilendiren bütün konuları görüşmek derken tam olarak ne kast ettiği, iki tarafın talepleri ortaya konularak bir al-ver mi olacağı sorusuna karşılık, Türkiye ile AB arasında bir diyalog olabilmesi için, üye ülkelerin Borrell’e böyle bir şey için top yükün yetki vermesi gerektiğini, söyledi. Hristodulidis devamla şunları da söyledi:
“Bu diyaloğun ne şekilde olacağını henüz bilmiyoruz. Kesin olan, AB ve Borrell’in şu ana kadarki müdahalelerinin gerektiği gibi olmadığını ve istedikleri sonucu vermediğini anladığı ve şimdi etkin sonuç verebilecek bir inisiyatif almak istedikleridir.”
“COĞRAFYAYI DEĞİŞTİREMEYİZ”
Başka bir soruya karşılık sözlerine “coğrafyayı değiştiremeyiz. Bunu birçok kez söyledim” diyerek başlayan Hristodulidis Türkiye’nin AB’ye yakın olmasını, üye olmasını diğer AB üyelerinden çok istediklerini ancak AB üyelik sürecinin tamamen Türkiye’ye bağlı olduğunu söyledi.
Politikaları ve davranışları yüzünden AB üyelik sürecinin kesilmesi halinde Türkiye’nin Güney Kıbrıs açısından daha tehlikeli ve kontrol dışı olup olmayacağı sorulduğunda, Türkiye’nin üyelik sürecine destek verme sebeplerinin de bu olduğunu anlatan Hristodulidis “ancak Kıbrıs sorunu çözülseydi veya Lefkoşa ile Ankara arasında bu konular olmasaydı da Türkiye bugün üye ülke olmayacaktı” dedi. AB’nin Türkiye’den talep ettiği kurumsal değişikliklerin yapılmamış olmasını gerekçe gösterdi.
“MEVCUT DURUM”
Hristodulidis’e Kıbrıs müzakerelerinin başlayabilmesi için KKTC’de yapılacak cumhurbaşkanı seçiminin beklendiğini ancak bundan önce Türkiye-AB ilişkilerinde bir kötüleşme olursa bunun Kıbrıs sorununu nasıl etkileyeceği soruldu. Hristodulidis Türkiye-AB ilişkilerinin çok iyi olmadığını ancak Kıbrıs sorununun çözüm çabalarının diğer gelişmelerden bağımsız olarak “CransMontana’da koptuğu yerden başlaması gerektiğini” söyledi “Mevcut durum Kıbrıs’ın geleceği olamaz” dedi.
Kıbrıslı Türklerin içişlerine karışmak niyetinde olmadığını savunan Hristodulidis “ancak uzlaşılmış çözüm şekline, yani iki bölgeli iki toplumlu federasyona karşı bir Kıbrıslı Türk liderin kazanması müzakerelerin CransMontana’da koptuğu yerden başlaması çabalarında çok olumsuz bir gelişme olacak” ifadesini kullandı.
ADİL DEĞİL AMA SÜRDÜRÜLEBİLİR
“Nihayetinde adil ve sürdürülebilir bir çözüme varabilecek miyiz yoksa treni artık tamamen kaçırdığımıza halkı hazırlamaya başlamamız mı lazım?” sorusuna karşılık istedikleri ve çabalarını odakladıkları şeyin adil ve sürdürülebilir bir çözüm olduğunu savunan Hristodulidis şunları ekledi:
“Adillik (çözüm) konusunda, çok samimi olmak istiyorum, olası bir çözüm adil diye nitelendirilemez çünkü ben çözümün, 1960’daki duruma geri dönersek adil olacağı yaklaşımındayım. Böyle bir şey maalesef mümkün değil. Ancak sürdürülebilirlik konusu, öncelikli öneme sahiptir ve Başkan Anastasiadis de tam olarak buna büyük önem ve ağırlık veriyor. Keza bu, Kıbrıslı Rumların ezici çoğunluğunu büyük ölçüde meşgul eden bir konudur. Sürdürülebilir ve 1977’de uzlaşıldığı gibi adil bir çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğunu değerlendiriyorum.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.