Her zaman doğruyu yaptı. Bazıları devlet, makam gücünü kullanarak kişisel kazanç peşinde koşarken O her zaman halkı için, vatanı için en doğru olanı yaptı. Gün geldi makamları reddetti, gün geldi şer köklülerin gazabına uğrayıp mahkemelerde süründürüldü. Ancak O hiç, yılmadı.

Serhat Kotak, sosyal paylaşım sitesinde yaptığı açıklamada babası İsmet Kotak’ı anlattı. Serhat Kotak’ın açıklaması şöyle;

“Bazı insanlar vardır, yaşamları boyunca, hatta bu dünyadan göçtükten sonra bile kendisini bilen tanıyanlara ilham kaynağı olurlar.
Daha anaokulda iken doğal bir “lider” olarak ortaya çıkarlar ve kendisi ile o günleri anımsayan arkadaşları “O bizim liderimizdi” derler..
Yaşına, başına bakmadan, hadi onu geçtik, boyuna bakmadan daha on beş yaşında iken köşe yazıları yazmaya ve ülke bazında hatırı sayılır bir okuyucu kitlesine her gün hitap edip halkının inim inim inlediği günlerde moralini yüksek tutmaya, birlik ve beraberliği sağlamaya, güzel günlerin geleceğine ikna etmeye başlar…
“Volkan”ın kuruluşu için ada çapında örgütlenme ve gerekli kaynağın yaratılmasına öncülük eder. Her bölgede, arkadaşlarını alıp köy köy gezerek hem halkın morali için tiyatro eserleri sergileyip elde edilen geliri örgüt için kullanır hem de “o günlerde” bile imkansızın başarılmadınız mümkün olduğunu her kesin gözüne soka soka gösterir…
Sonra TMT kurulunca üst düzey yönetiminde yer alır ama bunlardan da kimseciklere bahsetmez. Yeminine sadık kalır.
Beyefendidir. Eli silah tutsa da, gerektiğinde göğüs göğüse çarpışsa da kibar, görgülü bir beyefendi olarak bilinir. Kılık kıyafeti her zaman mükemmeldir. Öyle çok parası olduğundan değil, doğrunun bunu gerektirdiğinden.
Daha 28 yaşında Elçilik, Dr. Küçük ve ekibi tarafından Lefkoşa’ya çağırılıp Bakanlık görevi verilir. O dönemde bakanlar kuruluna ” Yürütme Kurulu” dendiğini de not düşelim.
Ardından Denktaş liderliğinde en üst düzey görevlere devam eder. O abluka altında yaşanan korkunç günlerde bile başarıdan başarıya koşar. Fabrikalar yaratır, gerçek devlet yönetimini oturtmak için çabalar. Bunu yaparken de devamlı etrafındakileri yetiştirir. Kıbrıs Türk Halkı’nın gelişmesi, bunu başarabilecek askerlerin, bürokratların, öğretmenlerin, siyasetçilerin, gazetecilerin yetişmesi O’nun için elzemdi.
Siyasette en üst noktalara gelirken bile kendisini devamlı “gazeteci / yazar” olarak tanımladı. Daha 1968 yılında bir gün çıkarmayı planladığı gazetesinin ismini “Kıbrıs Postası” olarak tescil ettirdi.
Her zaman doğruyu yaptı. Bazıları devlet, makam gücünü kullanarak kişisel kazanç peşinde koşarken O her zaman halkı için, vatanı için en doğru olanı yaptı. Gün geldi makamları reddetti, gün geldi şer köklülerin gazabına uğrayıp mahkemelerde süründürüldü. Ancak O hiç, yılmadı. O, doğruyu yapmaya, yazıp söylemeye, etrafındakileri kıpırdanmaya teşvik etmeye devam etti.
Güzel günlerin her zaman ileride olduğuna inandı, inandırdı.
Bağımsızlık bildirgesinde ve kuruluşu için müthiş çaba gösterdiği KKTC’nin ilan kararında üçüncü imzayı atma şerefine erdi.
Canından çok sevdiği Kıbrıs ve Kıbrıs Türk Halkı için her zaman her şeyini, varını yokunu ortaya koydu…
Bazı insanlar vardır, kendisini tanıyan herkesi daha iyiye yönlendirir. Kelimenin tam anlamıyla “örnek” olur.
Bazı kişiler vardır ki dünyaya gelip yerküre üzerinde geçirdikleri süreye şükür dersiniz.
Bazı kişiler vardır ki sadece konuşup anlatmakla kalmaz, bizzat yapar.
İşte ben böyle birisinin oğlu olma şansına ve şerefine sahibim. Ben İsmet Kotak’ın oğluyum…
Babamın fiziken aramızdan ayrılışının yedinci yılında, 11 Eylül Salı sabahı saat 09:30’da kabri başında O’nu anacağız. Her yıl olduğu gibi sevenleri ile orada görüşmek üzere.”