FETÖ  darbe kalkışmasının başarıya ulaşamamasından sonra Türkiye’ye yönelik  saldırılar daha da yoğunlaştı. Uluslararası arenada  saldırılar sürerken, Türkiye’yi çökertebilmek için de  ekonomik saldırılar daha da yoğunlaşarak devam ediyor.

Bu saldırıların  kim veya kimler tarafından organize edildiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bunların kim  veya kimler olduğu biliniyor.

Kıbrıs konusu kullanılarak  Türkiye’ye yönelik saldırılar yapıldığı da ortada. Türkiye’nin AB ile müzakereleri engellenmek istenirken, Türkiye Doğu Akdeniz’den de atılmak isteniyor.

Bunları da biliyoruz.

Son günlerde ise,  Rum işbirlikçileri ile taşeronları  kullanılarak KKTC üzerinden de Türkiye’ye saldırılar yapılıyor. Bütün bu saldırıların  eş zamanlı olması dikkat çekici.

Rum Yönetimi, Türkiye’yi “işgalci” olarak suçlarken, KKTC’deki işbirlikçileri de aynı suçlamalarda bulunuyor.  Türkiye  Cumhurbaşkanı ile hükümetine ve Türk ulusuna  yönelik çok ağır ve çirkin hakaretlerde bulunuluyor. Rum propaganda birimleri de  bir avuç Rum işbirlikçisinin yaptıklarını “Kıbrıs Türkleri Türkiye’ye  savaş açtı”  şeklinde dünyaya duyuruyor. Bu , önümüzdeki günlerde de yoğunlaşarak devam edecek.

Tabii ki bunun  çeşitli  hedef ve amaçları var. Birincisi; Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye’yi  karşı karşıya getirebilmek. İkincisi ise; Kıbrıs Türk halkını Türk ulusunun gözünden düşürebilmek. Bir diğeri ise iç çatışma çıkarabilmek.

***

Karikatür rezaletinden sonra, yapılan  açıklamaları da dikkatle okumak gerekir. Bu rezalete destek verenlerin söyledikleri ve yaptıkları çağrı şu;

“Kıbrıs Türkleri olarak Türkiye’ye karşı kurtuluş savaşı başlatalım.”

Peki bu çağrıyı aylar önce kim yapmıştı?

Tabii ki , Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis.

Yaptığı çağrı da şöyleydi;

“Türk tarafındaki ilericilere sesleniyorum. Türkiye’ye karşı savaş açmanın vakti gelmiştir.  Geliniz bu savaşta birlik olalım ve Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştıralım.”

İşte, aylar önce hazırlanan bu strateji şimdi açık bir şekilde uygulamaya konuldu. Bu stratejinin organizatörü  Rum Yönetimi, maşaları da içimizdeki Rum işbirlikçileridir.

Bunu bilerek dikkatli ve uyanık olmakta büyük yarar var.  Her türlü provokasyon gündeme gelebilir. Bu oyuna gelmemek gerekir.

Yapılması gereken,  soğukkanlılıkla olayları izlemek ve demokratik tepkilerimizi ortaya koymaktır.

Bu arada bunların deşifre edilmesi de önemli bir görevdir.