* Çocukluğumuzdan beri bize Türker`in “barbar köpekler” olduklarını öğrettiler. Teyzem bana “Vaftiz olmadıkları için kokarlar” derdi.
Rum yazar Antonis Angastiniyotis`in “Kıbrıslı Türkler`e Karşı Barbarlıklar… Madalyonun Öteki Yüzü” başlığıyla 1974`te katledilen Muratağa Türk İlkokulu çocuklarına adadığı yazısında, günümüze de ışık tutan dikkat çekici noktalar bulunuyor:
İŞTE O YAZI
Yalnızlık artık beni korkutmuyor. Bir süreden beri geceleri Muratağa`dan bir yığın çocuk yatağıma çıkar ve birlikte küçük meseller okuruz. Onlar hikâyelerini dünyaya anlattığım için memnun bana gülümserler, ben ise küçük vücutlarındaki kurşun yaralarını sayamadan ayrıldıkları için hıçkırıklara boğulurum. Yaralar eski olamaz, çünkü uyandığım zaman beyaz çarşafların üzerinde kırmızı lekeler bulurum. Yaralar eski olamaz, çünkü şimdiye kadar kimse özür dilemiş değildir.`
Kıbrıslı Rum gençlerin çoğunluğu adayı bölünmeye götüren olaylarla ilgili çok az şey biliyor. 1974`ün trajik olayları, iki toplumun ayrılmasına yol açan olayları örten muazzam büyüklükte bir perde olarak kullanıldı. Okullarımızda EOKA`nın kahramanlıklarından bahsedildikten sonra 15 yıl atlanarak 1974 ile devam edilmesi beni her zaman etkilemiştir. Ya 1960 ile 1974 arasında hiçbir şey olmadı veya kimse olanları tartışmak istemiyor. Bu devrenin olaylarını araştırırken ikinci şıkkın doğru olduğu anlayışına vardım.
Bu araştırmayı yazmaya başladığımda kuzenim, Yunanistan`da öğrenci olan iki kızıyla ziyaretime geldi ve 1963-74 olaylarını tartışmaya açtık. Öğrenci kızlar hiçbir şey bilmiyordu, annelerinin bildikleri de çok karışıktı. Tartışmanın bir yerinde Kıbrıslı Rum liderliğinin bazı hatalarından söz ettim ve bu birden bire kuzenimdeki milliyetçilik canavarını harekete geçirdi, sözü aldı ve vurguladı: “Makarios`un en büyük hatası rahat etmemizi sağlamak için tüm Kıbrıslı Türkleri öldürmemiş olmasıydı.”
Bu yıllar boyunca karıncayı bile incittiğini görmediğim tatlı ve güzel kadın, birdenbire toplu cinayet işleyebilecek bir katile dönüştü. Bütün bir ırkın tamamen yok edilmesini talep ediyordu. Ona şöyle dedim: “Yani tüm çocukları okullardan, tüm anaları bebekleriyle ve bütün erkekleri işlerinden toplamamızı, Mesarya`daki büyük bir çukura götürmemizi ve katletmemizi mi demek istiyorsun… Bu katillerden yahut mezarı örtecek buldozerleri kullananlardan biri mi olmak istiyorsun?
Sessizlik oldu. Yaptığım benzetme dediklerini tam olarak anlamasına yardımcı oldu. Yine tartışmada sözü ben aldım. “Bunu geçmişte Ayvasıl`da, Muratağa`da, Atlılar`da, Taşkent`te denedik, ancak tek başardığımız çabalarımızın meyvelerini biçmek oldu.”
Çocukluğumuzdan beri bize Türker`in “barbar köpekler” olduklarını öğrettiler. Teyzem bana “Vaftiz olmadıkları için kokarlar” derdi. İncil`e göre ise biz çevremizi seven medeni Hıristiyanlarız. O zaman niye bizim dinî liderimiz Makarios 1964`te, “Türkiye Kıbrıslı Türkleri korumak için müdahale ederse kurtaracak bir Kıbrıslı Türk bulmayacak` dedi? Yanıt açıktır. Kıbrıs`ta “başka papazın vaazı” diye bir söz vardır. Bu bazı durumlarda bizim nefret edebilmemize izin verir. Bu kitap bu özel durumların bazıları ile ilgilenecek.
“Kıbrıs meselesi 1974`te başladı, mesele işgaldir, işgalci askerin adadan çıkması ile mesele halledilir” edebiyatını yapanlar karşısında Kıbrıslı Türkler, Türk askeri adadan çıktığı takdirde başlarına gelecek olanları çok iyi bilmektedirler. Çünkü Türk askeri gelmeden yaşadıkları 11 yılın acısı, ezgisi hatıralardan çıkmamıştır. AB, “Türk askeri Kıbrıs`a barışı getirmiştir, barışın koruyucusudur, çünkü sen Kıbrıs`ın tümüne sahip çıkma eylemini sahte Kıbrıs Hükümeti adı altında yürütüp silahlandıkça Kıbrıs Türklerinin korunmaya ve devletlerini sana karşı koruma hakları vardır” demelidir.”
UTANÇ BELGESİ
Rum yazar Antonis Angastiniyotis`in bu yazısı, Kıbrıs`da yaşananları çok açık bir şekilde ortaya koyması bakımından önemlidir. Anlatılanlar, bir toplumun diğer bir topluma bakış açısının açık bir ifadesi, aşırı milliyetçiliğin çirkin yüzü, insanlık adına ise bir utanç belgesi olarak gözükmektedir.
TÜRKLERE TAHAMÜLLERİ YOK
Yakın zamanda Rum toplumu içinde yapılan bir anket, Rumların çoğunluğunun adadaki Türklere kesinlikle tahammül etmediğini ortaya çıkarmıştır. Bu anket gösteriyor ki; Rum toplumunun büyük bir kesiminin rahat edebilmesini sağlamak için tüm Kıbrıslı Türklerin adadan sürülmüş veya öldürülmüş olması gerekir.
TÜRK VARLIĞINI YOK ETME PALNI
21 Aralık 1963 gecesi başlayan olaylar, birkaç Rum`un işlemiş olduğu basit cinayetler değildir. Adadaki Türk varlığını yok etmeden tam bir hâkimiyet sağlanamayacağını bilen Rum ve Yunan yönetimlerinin uygulamaya koydukları adadaki Türk varlığını yok etme planı, 20 Temmuz 1974`e kadar sürmüştür. Dünya kamuoyunun gözleri önünde 11 yıl süren kıyım, bu gün Kıbrıs meselesi kapsamı içinde bile değildir.
SOYKIRIM
Oysa “soykırım” kavramı, 1948 tarihli “BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” ile tanımlanmıştır. Soykırım, Sözleşmenin 2. maddesinde şu şekilde ifade edilmektedir: “ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle: Grup üyelerinin öldürülmesi, grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedelenmesi, grubun fiziksel varlığının tümü ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması, bir grup çocuğun başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine alır.”
Soykırımda planlı, devlet politikası haline gelmiş eylemler söz konusudur. 1963 yılında başlayıp 11 yıl boyunca yüzlerce masum insanın katledilmesi, Birleşmiş Milletler`in sözleşmesine göre açık bir soykırım olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. Rum ve Yunan milliyetçi hükümetleri tarafından ENOSİS`i uygulamak için kurulan EOKA tedhiş örgütü aracılığı ile bu insanlık suçunun işletildiği açıktır.
GERÇEKLER GÖRÜLMELİ
Barış, birleşme, uzlaşma isteyenler gerçekleri görmeli, gerçekçi davranmalıdırlar. Kıbrıs`ta yaşanan bu gerçekler yıllardır göz ardı edilmiştir ve edilecektir. Kıbrıs`ta yaşanan ölümler Türk ve Rum toplumlarının gelecekte ortak bir yaşam sürme amaçlarını ortadan kaldırmıştır.
Başkalarının şüpheli acılarına üzülerek “özür” kampanyaları düzenleyenlerin, yakın tarihte tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan bu gerçek “soykırım” için tepkisiz kalmaları düşündürücüdür.
GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024GÜNDEM
26 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.