DOLAR 32,3695 0.15%
EURO 34,9616 -0.32%
ALTIN 2.323,890,20
BITCOIN 22796201,41%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

“Yeni Bir Dönem Yeni Bir Vizyon Yolunda Cumhurbaşkanlığı’nda İki Yıl…” (1)
  • Kıbrıs Volkan
  • Güncel
  • “Yeni Bir Dönem Yeni Bir Vizyon Yolunda Cumhurbaşkanlığı’nda İki Yıl…” (1)

“Yeni Bir Dönem Yeni Bir Vizyon Yolunda Cumhurbaşkanlığı’nda İki Yıl…” (1)

ABONE OL
23 Ekim 2022 11:45
“Yeni Bir Dönem Yeni Bir Vizyon Yolunda Cumhurbaşkanlığı’nda İki Yıl…” (1)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ana hedefinin; “Kıbrıs Türk halkının egemen, bağımsız ve özgür olarak kendi vatanında, kendi devletinin çatısı altında yaşayacağı adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmaya ulaşmak” olduğuna vurgu yaparak, “Cumhurbaşkanlığı’nda iki yıl geride kalırken, halkıma verdiğim sözleri yerine getirmenin huzuru içerisindeyim” dedi.

Tatar, Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa; egemen eşitlik temelinde ve Kıbrıs Türk halkının eşit uluslararası statü haklarının kabul görmesi ile başlayacak resmi müzakere sürecine geçtikten sonra, egemen eşitlik anlamında oluşacak yeni bir modelde, Kıbrıs’ta iki ayrı devletin iş birliğiyle bir anlaşmanın olabileceğini ifade etti.

Bu konuda halka verdiği sözü tutmakla birlikte bu süreçte çok önemli adımlar atıldığını ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu siyasete tam destek verdiğini vurguladı ve 1968 yılında başlayan müzakere süreçlerinde, Rum tarafının her zaman sonuca ulaşılmasını engelleyen taraf olduğunu kaydetti, ayrıca federal çözüm arayışlarında da bütün aşamaların tüketildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu amaçla yeni siyaset ve bu yeni anlayışa Türkiye’nin de desteğiyle hız verdiklerini vurguladı, iki devlet konusunda yakalanan ivmenin “yıllardan sonra yakalanan bir ivme” olduğuna dikkat çekti.

Tatar, federal temelde bir anlaşmanın risklerinin belli olduğunu, ancak o dönemki siyasetin bunu getirdiğini, iki devlet arzusu olsa da federal zeminde görüşmelerin yapıldığını, ancak geçen süreçte bunun mümkün olamayacağının ortaya çıktığını kaydetti.

Tatar, Rumlar AB üyesi olduktan sonra Kıbrıs Türk halkının eşitliğini kabul etmelerinin zor olduğunu, bu sürecin sonucunun çok açık olduğunu, bu yüzden siyasetlerinin ray değiştirdiğini kaydetti ve “Benim Cumhurbaşkanlığındaki en büyük iddiam buydu ve bunu başardığıma inanmaktayım. Tanınmayı destekleyen çok sayıda dost devlet, kurum, kuruluş vardır, bu ne zaman gerçekleşecek zaman içinde göreceğiz, ancak bu öyle bir ivme kazanmıştır ki artık geri dönüşü yoktur, çünkü dünya ve dengeler artık değişmiştir” dedi.

Tatar, “Artık devletimiz egemenliğimiz değer kazanmıştır, statü kazanmıştır. Doğu Akdeniz’de her alanda KKTC’nin önemi artmıştır. Bu ortamda yeni siyasetimiz önemlidir kutsaldır. Kim ne derse desin biz başarılıyız, çünkü yıllar öncesinden bu öngörü ortaya kondu. Dirayetli dik durduk her türlü hakarete olumsuz bakış açılarına kısır döngü siyasete rağmen ısrarla bu konular üzerine büyük bir tutarlılıkla bu siyaseti yürüttük ve haklılığımız ortaya çıkmıştır. Milli çıkarlarımız bunu gerektirmektedir” ifadelerini kullandı.

-İki yılın ardından Cumhurbaşkanından değerlendirmeler…

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanlığı görevinde ikinci yılını tamamladı.

“Yeni Bir Dönem Yeni Bir Vizyon Yolunda Cumhurbaşkanlığı’nda İki Yıl” sloganıyla Cumhurbaşkanlığı’ndaki iki yılı Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine değerlendiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geride kalan iki yılda, “KKTC’nin yaşatılıp yüceltilmesi, Kıbrıs Türk halkının refah ve güven içinde yaşaması, Anavatan Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi, KKTC devletinin dünyada hak ettiği yeri alması ve Kıbrıs’ta çözümün; egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı olması gerektiği” hedefiyle bu yolda yılmadan çalıştığını vurguladı.

Tatar, yeni siyaset ve çalışmalarına, içeriden ve dışarıdan şahsına karşı yapılan saldırılara ve operasyonlara aldırmadan hak ve doğru bildiği yolda halkıyla beraber yürümeye devam ettiğini belirterek, “Alnım açık ve başım diktir” dedi.

Demokratik ve şeffaf bir ortamda 18 Ekim 2020 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda halkın kendi özgür iradesiyle kendisini Cumhurbaşkanı seçtiğini ve aradan iki yıl geçtiğini ifade eden Tatar, seçildiği günden bugüne siyasi görüşü ne olursa olsun herkesi sevgiyle kucakladığını ve herkese eşit davrandığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı olarak göreve başlarken ettiği yemine bağlı kalarak; “Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız ve şartsız egemenliğini korumak” için mücadele ettiğini ve hala daha da bu mücadeleye devam ettiğini ifade eden Tatar, şöyle devam etti:

“Aynı şekilde, hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalmaya, halkımın refah ve mutluluğu için çalışmaya, Anayasa ve yasalara bağlılıktan ayrılmamaya da yemin etmiştim. Bunları da büyük bir özen ve titizlikle yerine getirdim. Cumhurbaşkanı seçilmemle birlikte başlayan yeni dönemde Cumhurbaşkanlığı çağdaş ve üretken bir yapıya kavuşturulmuş, Kıbrıs konusunun yanı sıra başta Anavatan Türkiye ile dost ve kardeş ülkelerle var olan ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi ana görevlerimden biri olmuştur. Bunların yanı sıra Anayasa’nın bana verdiği görev ve yetkilere uygun olarak halkımızın refah ve mutluluğu için ekonomik, sosyal, kültürel ve tüm diğer konularda aktif ve etkin çalışmalar içinde olunmuştur.

Cumhurbaşkanı seçilmemle birlikte geçmiş dönemlerde halka kapalı olan Cumhurbaşkanlığı’nın kapıları halka açıldı. İyi günde, kötü günde hiçbir ayırım gözetmeden her zaman halkımın yanında oldum. Halkımın ve vatandaşlarımın sorunlarına çözüm bulmak ve onlara yardımcı olabilmek için her türlü gayrette bulundum. Herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olmaya çalıştım. Vakit buldukça, şehirleri, köyleri, esnafı, meslek odalarını, üniversiteleri, okulları, sivil toplum örgütlerini, kurum ve kuruluşları, fabrikaları, üreticileri ziyaret etmeye ve halk ile iç içe olmaya devam ettim. Hala daha da buna devam ediyorum. Nereden nereye geldiğimi unutmadan halkımla birlikte olmaya gayret ediyorum.”

-Müzakere süreci

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs müzakere sürecini de değerlendirdi.

Tatar, Rum-Yunan ikilisinin, “Kıbrıs’ı bir Elen adası yapma girişimleriyle” yaratılan Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmek amacıyla 1968 yılında başlayan müzakere süreçlerinin, Rum-Yunanların uzlaşmaz ve olumsuz tutumu nedeniyle bugüne dek olumlu bir sonuca ulaşamadığına vurgu yaptı.

Rum tarafının federal temele dayalı anlaşmayı, “Kıbrıs Türk halkını Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak, Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak” hedefiyle gündemde tutarken, Kıbrıs Türk halkının müktesep eşitliğine karşı çıktığını ifade eden Tatar, “Eşitlik; eşit hak, eşit statü ve eşit fırsatlar anlamına gelmektedir” dedi ve şöyle devam etti:

“Yarım asırdan fazla devam eden müzakere süreçlerinde, Rum tarafı sürekli olarak müzakereleri dinamitleyen taraf olmuş, halkımızın hak ve çıkarlarını ayaklar altında çiğnemeye kalkışmış ve hala daha Kıbrıs’ı bir Elen adası yapma hayalinden vazgeçmemiştir. Rum zihniyetine göre; ‘Kıbrıs Türkleri bir azınlıktır, ayrı egemenlik hakları yoktur ve mutlak eşit bir taraf olarak yönetimde yer alamazlar.’ Bunları kabul etmemiz elbette ki mümkün değildir.

Özellikle Annan Planı referandumunda ve 2017 Crans Montana görüşmelerinde yaşananlar; ‘Kıbrıs’ta federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olmayacağını’ bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bilindiği üzere, Kıbrıs konusundaki görüşme süreci 2017 yılında Crans Montana’da Rum tarafının tutumu yüzünden çökmüştür. Yaşanan bu gerçekler Kıbrıs’ta federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha gösterirken, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sürecinde egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün teyidine dayalı ve taraflar arasında kurumsal işbirliği öngören bir çözüm önerisi tarafımdan gündeme getirildi.

Bunu halkımıza anlattım ve destek istedim. Halkımız da beni Cumhurbaşkanı seçerek, bu vizyona dayalı çözüm şekline verdi, iradesini bu şekilde gösterdi.”

-Egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm

Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen; “egemen eşit iki devletin varlığına dayalı ve bunlar arasında kurumsal işbirliği öngören çözüm” önerilerini çeşitli diplomatik temaslar ile etkinliklerde gündeme getirdiğini kaydetti.

Bu çözüm önerilerinden geriye dönüş olmayacağını, Kıbrıs’ın gerçeklerine dayanan ve bölgenin de yararına olacak olan tek çözüm yolunun bu olduğunu sürekli olarak vurguladığını ifade eden Tatar, uluslararası görüşmelerine de değindi.

-Cenevre görüşmeleri…

Tatar, İsviçre’nin Cenevre kentinde 27-29 Nisan 2021 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde, Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla gerçekleşen 5+1 formatındaki “gayri resmi Kıbrıs” konulu konferansta, BM’ye; Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sunduğunu kaydetti.

“Bu önerim ile birlikte ilk kez ki tarafın egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerine dayalı çözüm önerimiz masaya konulmuş oldu” diyen Tatar, altı maddeden oluşan önerisinin; “BM Genel Sekreteri’nin inisiyatif alıp, yeni bir BM kararı geçirmesini ve Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumlarla egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü hakkının teyidini” amaçladığını dile getirdi.

Tatar, altı maddelik önerilerini şöyle anımsattı:

“Genel Sekreterin inisiyatif alıp yeni bir Güvenlik Konseyi kararı çıkarılmasıyla birlikte iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve eşit egemenliği garanti altına alınacak. Alınacak bu yeni karar, iki devletin iş birliğine dayalı bir ortaklık kurmasının yolunu açacak.

Bahse konu kararla birlikte sağlanacak eşit uluslararası statü ve eşit egemenliğin sonrasında, iki taraf, sonuç odaklı ve zaman limitli BM nezdinde bir müzakere sürecini başlayacak. Bu müzakereler iki tarafın uzlaşacağı bir iş birliği anlaşmasını hedefleyecek.

İki devlet arasındaki bu müzakereler AB konuları, mülkiyet, güvenlik ve sınır düzenlemeleri gibi konuları ele alıp, ilişkileri düzenleyecek.

Müzakereler, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından desteklenecek, eğer ihtiyaç duyulursa, AB de gözlemci olarak katılabilecek.

Eğer iki devlet herhangi bir kontekste bir anlaşmaya varırsa, iki devlet birbirlerini eş zamanlı tanıyacak, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere bunu destekleyecek.

Ulaşılacak olan herhangi bir anlaşma eş zamanlı şekilde referanduma sunulacak.”

Rum tarafının bu önerilerine karşı, uzlaşmaz ve maksimalist tavrını sürdürüp, Kıbrıs Türk halkını Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir azınlık yapabilmek için “tek devlet-tek egemenlik” ve “sıfır asker-sıfır garanti” dayatmasında bulunduğunu ifade eden Tatar, sonuçta ortak bir zemin bulunamadığını ve BM Genel Sekreteri Guterres’in “Kıbrıs sorununun çözümü için yeterli ortak zemin bulunamamıştır” açıklamasını yaptığını kaydetti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile 25 Haziran 2021 tarihinde Brüksel’de Kıbrıs konusunu görüştüklerini, bu görüşmede de Cenevre’de olduğu gibi Kıbrıs’ın gerçeklerine dikkat çekerken, “BM ile AB’nin tarafsız davranması gerektiğini, egemen eşit iki ayrı devlete dayalı çözüm önerimizden vazgeçmeyeceğimizi ve egemen eşitliğimizin tanınması ve uluslararası eşit statümüzün kabul edilmesi halinde resmi görüşmelerin başlayabileceğini” belirttiğini anlatan Tatar, New York’ta da 25 Eylül 2021 tarihinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşmede ve Guterres’in 27 Eylül günü düzenlediği ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de hazır bulunduğu “gayri resmi üçlü yemekli toplantıda” da Kıbrıs konusu ile ilgili görüşlerini ve egemen iki eşit devletin varlığına dayalı çözüm önerilerini yeniden dile getirdiğini kaydetti.

-“Görüşmelerin başlaması için Kıbrıs Türk halkının eşitliğinin ve uluslararası statüsünün teyidi şarttır”

Tatar, bu güne kadar Rum tarafında herhangi bir zihniyet değişimi olmadığı gibi Kıbrıs konusuyla ilgili görüşmelerinin; “Crans Montana’da kaldığı yerden, federal temele dayalı olarak başlamasındaki ısrarlarının” kabul edilmesi mümkün olmadığını vurguladı ve “Görüşmelerin başlaması için Kıbrıs Türk halkının eşitliğinin ve uluslararası statüsünün teyidi şarttır” ifadelerini kullandı.

-“Kapsamlı işbirliği önerilerim…”

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e iletilmek üzere 1 Temmuz 2022 tarihinde BM’ye sunduğu iş birliği önerilerinin ise şöyle olduğunu kaydetti:

“Birinci önerim; Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarıyla ilgili kapsamı genişletilmiş işbirliği önerisidir.

İkinci önerim; Avrupa Birliği (AB) elektrik sistemine Türkiye Cumhuriyeti kablo bağlantısı ile enterkonnekte olmakla ilgilidir.

Üçüncü önerim; Kıbrıs’ın doğal kaynağı olan güneş enerjisinin işbirliği içerisinde en etkin şekilde kullanılmasının önünün açılmasını ve böylelikle yeşil enerjiye geçişi hedeflemektedir.

Dördüncü önerim; Adanın su rezervlerinin ve asrın su projesi olarak nitelendirilen KKTC Su Temin Projesi’nin de dahil olabileceği yaşamsal önemi yadsınamaz olan su konusundaki iş birliğidir.”

Tatar, bu önemli dört işbirliği önerilerinin yan sıra yine Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e iletilmek üzere hazırladığı diğer iki önerinin de 8 Temmuz 2022 tarihinde BM yetkililerine sunduğunu ve bu önerilerin; adanın mayınlardan temizlenmesi ile düzensiz göçle mücadele konularını içerdiğini ifade etti ve “Ama ne var ki Rum Yönetimi her zaman olduğu gibi, bu iş birliği önerilerimize de olumlu yanıt vermedi” dedi.

-BM 77. Genel Kurulu KKTC için yeni bir dönemin başlangıcı oldu

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, New York’ta 20 -26 Eylül 2022 tarihinde gerçekleşen BM 77. Genel Kurulu çalışmalarının, Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 20 Eylül 2022 tarihinde yaptığı konuşmada, KKTC’ye uygulanan ambargoları “zulüm” olarak nitelerken, tüm ülkelere de “KKTC’yi tanıyın” çağrısında bulunduğunu ifade eden Tatar, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından BM’de ilk kez yapılan bu tarihi çağrı yeni bir dönemin başlangıcını oluştururken, tanınma yolunda da atılan ilk adım olmuştur.

Bunun sonrasında 28 Eylül 2022 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulu bildirgesinde de ‘KKTC’yi tanıyın’ çağrısının yer alması ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un da aynı çağrıda bulunması bizlere büyük bir güç vermiştir.”

Tatar, BM 77’nci Genel Kurulu çalışmaları çerçevesinde New York’ta bulunduğu günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, İslam İş Birliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hussein İbrahim Taha ile görüşmelerinin yanı sıra, pek çok görüşmeleri olduğunu kaydetti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile 24 Eylül 2022 tarihinde yaptığı görüşmede, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün teyidini yeniden gündeme getirdiğini, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerilerinden geri atmayacaklarını belirttiğini ifade eden Tatar, “Tüm bunlar BM kayıtlarına geçmiş oldu” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, BM Genel Kurulu’nda 20 Eylül 2022 tarihinde yaptığı konuşmada, bu siyasetlerine büyük destek verdiğini ve Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesi gerektiğini vurguladığını ifade eden Tatar, şöyle devam etti:

“Son yıllarda Kıbrıs’ta ve bulunduğumuz bölgede kritik gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik durum hidrokarbon kaynakları üzerinden bir mücadeleye dönüşmüştür. Bunun altında yatan ana neden ise; ‘Doğu Akdeniz’deki Türk egemenliğinin dayanak noktası olan KKTC’yi tasfiye edip, Anavatan Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmak ve çeşitli aktörler ile küresel güçlerin Doğu Akdeniz’de hakimiyet kurma’ çabalarıdır. Bu durum, yoğun ve karmaşık bir siyasi mücadelenin yanı sıra, gerginliğin ve askeri faaliyetlerin de yoğunlaşmasına neden olmuştur.

Gerginliğin ana nedenlerinin biri de Rum- Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Bunlara karşı da seyirci kalmamız beklenemez. Bu doğrultuda , KKTC ve Anavatan Türkiye’nin hak ve menfaatleri ile stratejik çıkarlarının korunması, vatan topraklarının yanı sıra, havada ve denizlerdeki haklarımızı içeren ‘Mavi Vatan’ı savunabilmek için Anavatan Türkiye ile birlikte her türlü mücadelede bulunduk, bulunmaya da devam ediyoruz.”

-Maraş açılımı…

Başbakanlığı döneminde ilk kez “kapalı Maraş açılımının” gündeme getirildiğini ve gereken çalışmalar ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle 8 Ekim 2020 tarihinde kapalı Maraş’ta kamuya ait bazı bölgeler ile sahilin 2 kilometrelik kısmının halkın kullanımına açıldığını ifade eden Tatar, şunları kaydetti:

“Bu açılım Kıbrıs konusunun önemli dönüm noktalarından biri olurken, kapalı Maraş açılımının ikinci safhası da 20 Temmuz 2021 tarihinde gerçekleşti. Kapalı Maraş’ın yüzde üç buçuğuna tekabül eden bir bölümü askeri bölge statüsünden çıkarılarak, açıldı. Uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak mülk ve mal sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvurarak mallarını geri alabilme olanağı tanındı. Bu da yeni bir dönüm noktası oldu. Bugüne kadar beş yüze yakın Rum Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvururken, ziyaretçi sayısı da 8 yüz bine yaklaşmıştır.

Kapalı Maraş açılımı iki yılda KKTC turizmi ile ekonomisine büyük katkı sağarken, gerek Rumların TMK’ya başvuruları ve gerekse her gün artan ziyaretçi sayısı, bu açılımın ne kadar doğru olduğunu da göstermektedir.”

-Anavatan Türkiye ile ilişkiler

Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Kıbrıs Türkü’nün en büyük gücü olan ve her zaman yanında duran Anavatan Türkiye ile sevgi, saygı, kardeşlik ve ortak ulusal değerlere dayalı bağları güçlendirmenin en büyük görevlerinden biri olduğunu ifade etti. Tatar, Türkiye ziyaretlerinin eleştirildiğini ancak bu ziyaretlerin bağların güçlendirilmesi bakımından önemli olduğunu, işini hiçbir zaman aksatmadığını, işlerinden zaman bulduğu sürece bu ziyaretleri yaptığını kaydetti ve şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkını Türkiye’den koparmak, yalnızlaştırmak ve istenilen çözüm şeklini dayatmak için her türlü provokasyonlar ile algı operasyonları devam ederken, Anavatan Türkiye’ye daha sıkı sarılmak, iş birliğini daha da geliştirmek görevimdir. Bu doğrultuda Anavatan Türkiye ile her alanda iş birliğini daha da geliştirmek amacıyla girişimlerde bulunurken, Anavatanın çeşitli bölgelerine ziyaretlerim gündem geldi.

Cumhurbaşkanı seçilmemle birlikte ilk resmi yurt dışı ziyaretimi Ankara’ya yaptım ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüm. Daha sonra Ankara’ya yaptığım ziyaretlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer yetkililerle görüşmelerim oldu.

İki yılda davetli olarak İstanbul, Antalya, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Mersin, Erdemli, Tarsus, Adana, Konya, Akşehir, Kütahya, Kastamonu, Eskişehir, Sivrihisar, İzmir, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Erzincan ile diğer bölgelerde düzenlenen etkinlikler ve konferanslara katıldım. Çeşitli üniversitelerde ‘Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türklerinin Adadaki Varoluş Mücadelesi’, ‘Kıbrıs’ın Dünü Bugünü Yarını’ ve ‘Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki sStratejik Önemi’ konulu konferanslar verdim, düzenlenen sempozyumlara katıldım.

Kıvançta ve tasada bir olduğumuz Anavatan Türkiye’de meydana gelen yangın ve sel baskınları karşısında üzüntümüz büyük oldu. Manavgat’taki yangın bölgesinde ve sel felaketi yaşayan Kastamonu’nun Bozkurt bölgesinde incelemelerde bulunurken, halkım adına geçmiş olsun dileklerimi de ilettim. Terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Mehmetçiklerimizin acısını paylaştım

Türkiye’nin çeşitli kentlerinde düzenlenen etkinliklerde Kıbrıs gazileri ve muharip dernekler ile bir araya gelirken, TV kanalları ile gazetelere Kıbrıs konusu ile ilgili açıklamalarda ve değerlendirmelerde bulundum.

İki yıl boyunca, Anavatan Türkiye’de faaliyet gösteren ve KKTC’ye gelen siyasi partilerin temsilcilerinin, muharip derneklerin, gazilerin, iş adamlarının, sivil toplum örgütlerinin, ticaret ve sanayi odalarının, meslek kuruluşlarının, üniversite temsilcilerinin, sporcuların, sanatçıların, belediye başkanlarının, muhtarlarının beni ziyaret etmeleri de Anavatan Türkiye ile bağlarımızı güçlendiren önemli gelişmeler olmuştur.

Ankara’da, 6 Ağustos 2022 tarihinde düzenlenen 13’üncü Büyükelçiler Konferansı’na katıldım. Yaptığım konuşmada Kıbrıs konusu ve egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizi anlattım.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle 9 Ekim 2022 tarihinde Konya’da düzenlenen 5. İslam Dayanışma Oyunları’nın açılış törenine katıldım. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaklaşık 40 dakika görüştüm. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesini değerlendirdik. Kıbrıs konusu ile sporcularımıza uygulanan ambargoları da anlattım. Cumhurbaşkanı Aliyev, KKTC’li sporcuların bu oyunlara katılmaları yönünde girişimlerde bulunacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve oyunlara katılan ülkelerin devlet başkanları ile de görüşmelerim oldu.

Dünya Etnospor Federasyonu tarafından 29 Eylül- 2 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen, Türk Dünyası’nda önemli bir yeri bulunan ve 102 ülkenin yer aldığı ‘4’üncü Dünya Göçebe Oyunları’nın açılış törenine katıldım. KKTC’li sporcuların da bu oyunlarda yer alması gurur vericiydi.

Açılış töreninde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minni Hanov, Kazakistan Meclis Başkanı Yerlan Koşanov, Gagavuz Özerk Başkanı İrina Vlah ile görüşmelerim oldu.

Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi tarafından 9 Ekim-12 Ekim tarihinde Erzincan’da düzenlenen ‘Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’na katıldım. Ergen Dağı’nda Türk Dünyası Ateşi’nin yakılması etkinliğine Türk Devletler Teşkilatı Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Türk Devletler Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, TDT Azerbaycan Aksakalı Hasan Hasanov, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkan Yardımcısı Sayit Yusuf, TDT genel sekreter yardımcıları, Türk devletlerinin temsilcileri, milletvekilleri ve vatandaşlar ile birlikte katıldım.

Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı ve Kosova Demokratik Türk Partisi Genel Başkanı Fikrim Damla, Kuzey Makedonya Türk Demokratik Partisi Başkanı ve Milletvekili Dr. Beycan İlyas ile de görüşmelerim oldu.

TDT Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım’ın ‘Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada ‘Türk Devletler Teşkilatı’nın 11 Kasım 2022 tarihinde Semerkant’a düzenlenecek zirvesinde KKTC’yi gözlemci üye olarak görmeyi arzu ettiklerini’ söylemesi bizlere büyük güç verdi.”

-Fahri doktoralar ve ödüller…

Tatar, Türkiye’de ve KKTC’de bulunan çeşitli üniversiteler tarafından düzenlenen törenlerde şahsına Fahri Doktora’lar tevdi edilirken, çeşitli kuruluşlar tarafından da ödüller verildiğini ifade ederek, bunları da şöyle sıraladı:

“İpekyolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ile Uluslararası Türksoy’la İpekyolu Dergisi tarafından İstanbul’da düzenlenen “17. Uluslararası İpekyolu Yılın Altın Devlet Adamı” töreninde şahsıma “ “Yılın Devlet Adamı” ödülü tevdi edildi ( 27 Haziran 2021). Elazığ Fırat üniversitesi tarafından Fahri Doktora (5 Temmuz 2021). Kütahya Sağlık İlimleri Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (6 Eylül 2021). Eskişehir Anadolu Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (4 Ekim 2021). Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (27 Ekim 2021). Girne Amerikan Üniversitesi tarafından Fahri Doktora ( 5 Kasım 2021). Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (3 Aralık 2021). Ankara Gazi Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (23 Aralık 2021). Kayseri Üniversitesi tarafından Fahri Doktora ( 27 Ocak 2022). GAP Gazeteciler Birliği tarafından “Yılın En Başarılı Devlet Adamı” ödülü ( 23 Mart 2022). Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (27 Temmuz 2022). Ankara OSTİM Teknik Üniversitesi tarafından Fahri Doktora (27 Temmuz 2022). Ankara Kulübü Derneği tarafından “Seymen Başı Beratı” ödülü (7 Eylül 2022). Bursa Uludağ Üniversitesi tarafından Fahri Doktora ( 30 Eylül 2022).”

-Yabancı devlet adamları ile görüşmeler…

Tatar, son iki yılda, Kıbrıs davasını anlatmak ve KKTC’nin varlığını daha da tanınır hale getirebilmek için yoğun şekilde diplomasi faaliyetleri gündeme getirilirken, yabancı ülkeler ile uluslararası kurumlardan pek çok temsilcinin ziyaretine geldiğini ve bu ziyaret ile temaslarda Kıbrıs konusunun değerlendirildiğini kaydetti.

Tatar, ziyaretine gelen yabancı devlet adamları ve konukları şöyle sıraladı:

“ABD Büyükelçisi Judith Garber, BM Kıbrıs Temsilcisi Elizabeth Spehar, Almanya Büyükelçisi Franz Josef Kremp, BM Üst Düzey Yetkilisi Jane Holl Lute, Kayıp Şahıslar Üyesi Paul Henry, İsveç Büyükelçisi Anders Hagelberg, İtalyan Büyükelçisi Andrea Kavallari, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Üst Düzey Yetkilisi Ajay Sharma, İngiliz Yüksek Komiseri Stephan Lillie, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Dominic Rabb, Avusturya Büyükelçisi Eva Maria Ziegler, AB Yüksek Temsilcisi Joseph Borelli, Fransa Büyükelçisi Salina Grenet Catalano, İngiltere AB Komşuluk ve Amerika Kıtası Sorumlu Devlet Bakanı Wendy Morton, AB Üst Düzey Yetkilisi Mario Nava, Pakistan Büyükelçiliği yetkilileri, Kırgızistan üst düzey yetkilileri, Azerbaycan üst düzey yetkilileri ve milletvekilleri, Kazakistan eski milletvekili Dosmukhamet Nur Ahmet, Almanya’nın yeni Büyükelçisi Anke Schimm, Irak Türkmen Cephesi, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart, Avrupa Komisyonu Uyum ve Reformlardan Sorumlu Komisyon Üyesi Elisa Ferreira, Rusya Federasyonu Büyükelçisi Stanslav Osadchiy ve pek çok yabancı sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve gazeteciler.”

Tatar, Kıbrıs konusundaki temas ve görüşmelerde çeşitli görevleri üstlenecek olan “Cumhurbaşkanlığı Uzman Danışman ve Uygulama Heyeti” oluşturulduğunu da kaydetti. Bu heyetin, iki yılda çok yararlı çalışmalarda bulunurken, yurt içinde ve yurt dışındaki temas ve görüşmelerinde en büyük yardımcılarımdan biri olduğuna işaret eden Tatar, şöyle devam etti:

“Bunları yanı sıra düzenlenen toplantılarda ekonomik, sosyal ve diğer konular ile çeşitli sektörlerde yaşanan sorunlar ele alınmış, sorunların çözümüne katkı sağlanmıştır.

‘Ulusal Danışma Konseyi’nin oluşumu pandemi süreciyle sıkıntıya uğrayıp, düzenli olarak toplanamazken görevdeki Meclis Başkanı, Başbakan ve Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin temsilcileriyle toplantılar düzenlenmiş, görüş alışverişinde bulunulmuştur. Bunların yanı sıra Kıbrıs konusuyla ilgili olarak Meclis’e bilgi verirken, Bakanlar Kurulu toplantılarına da katılarak Başkanlık ettim. Sivil toplum örgütlerinin gönüllü olarak katıldığı ‘Halk Konseyi’ oluşturuldu. İlk yılda bu çalışmamız pandemi nedeniyle olumsuz etkilenirken, alternatif olarak internet üzerinden yüzden fazla sivil toplum örgütünün yöneticileriyle toplantılar düzenlenmiş, görüş alış verişinde bulunulmuştur. Açılım ile birlikte yüz yüze toplantılar düzenlenirken bu toplantılara, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra işadamları, meslek odaları yöneticileri, belediye başkanları, muhtarlar ve basın mensupları katılmıştır.

-İki Taraflı Teknik Komiteler iş birliği için çok önemli…

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak İki Taraflı Teknik Komitelerin iki taraf arasında kurumsal iş birliği ve güven ortamı yaratılması için güçlü bir araç olduğuna inançla, komitelerin aktif ve verimli çalışmasının Kıbrıslı Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkının günlük yaşamlarının iyileştirilmesine katkıda bulunacak önemli bir enstrüman olduğuna vurgu yaptı.

Tatar, bu doğrultuda gerekli yönlendirme ve görevlendirmeyi gerçekleştirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bu kapsamda geçen yıl içerisinde oluşturulan mekanizma çerçevesinde her iki halkın yaşamını kolaylaştırma yönünde Özel Temsilcim ile Kıbrıslı Rum Müzakereci ve Teknik Komiteler Koordinatörleri düzenli olarak haftalık görüşmeler gerçekleştirmeye devam ettiler. Bu mekanizma, iki tarafı da ilgilendiren konularda kazan-kazan felsefesiyle çalışmalarına devam etmekte ve mevcut İki Taraflı 12 Teknik Komite’nin de çalışmalarını yönetmektedir. Amacımız, bu komitelerin etkinliğini iki taraftan ilgili Bakanlıklardan yetkili kişilerin de katılımıyla arttırmak ve bir uzlaşı beklenmeden çözümlenmesi gereken iki halkın hayatına dokunan konuları süratli bir şekilde sonuçlandırmaktır. Bunun için de iki tarafın ilgili kurumları arasında kurumsal iş birliğini elzem bir gereklilik olarak görüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Tatar, İki Taraflı Teknik Komiteler ve çalışmaları da şöyle sıraladı:

“Sağlık Teknik Komitesi: Komite, geçiş kapılarında iki tarafta uygulanan kuralların uyumlaştırılmasına ilave olarak, AB tarafından iki tarafa gönderilen aşıların temininde önemli rol almaya devam etmiştir. Bu yıl içerisinde çocuklara uygulanmak üzere özel üretilen covid-19 aşıları da temin edilmiştir. Sağlık Teknik Komitesi her iki tarafı da ilgilendiren çeşitli sağlık konuları üzerinde bilgi alış-verişinde bulunmaya devam etmektedir.

Komite ayrıca, sivrisineklerle mücadeleye yönelik Tıbbi öneme sahip vektörlerin belirlenmesi ve dağıtılması (ID-VEC) projesinin ilk aşamasını tamamlamış, bu çerçevede her iki halkı bilgilendirici materyaller hazırlamıştır. Bu projenin ikinci aşaması da desteğimizle tamamlanmıştır.

Kültürel Miras Teknik Komitesi: Komite, her iki tarafta bulunan kültürel miras eserlerinin korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak amacıyla çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmektedir. Özellikle Güney Kıbrıs’ta bulunan Osmanlı Türk eserlerinde yoğun bir çalışma yürütmekte olan Komite, bu dönemde; Zuhuri Tekkesi ile Orunda Camisi’nde konservasyon çalışmalarını tamamlamıştır.

Ayrıca, Güney Kıbrıs’ta 3 cami de çalışmalara başlanmış olup, 7 caminin ise proje hazırlıkları devam etmektedir. Buna ilave olarak ülkemizde bulunan birçok eserde çalışmalar devam etmektedir. Son olarak Soli ve Vuni arkeolojik alanlarındaki çalışmalar tamamlanmıştır. Gazimağusa’daki Canbulat Burcu’ndaki çalışmalar ise sürmektedir.

Çevre Teknik Komitesi: Komite, çevrenin korunmasına yönelik çalışmalar ve uygulamalar hakkında görüş ve deneyimlerini paylaşmak üzere her iki taraftan uzmanları bir araya getirmek için tasarlanan web sitesi sonuçlandırılmıştır. Komite aynı zamanda; harnup ağaçlarının korunması, jeolojik mirasa ilişkin ön çalışma ve çevre konulu yarışmalar düzenlenmesi de dahil olmak üzere bir dizi proje üzerinde istişarelerine devam etmektedir.

Kriz Yönetimi Teknik Komitesi: Geçtiğimiz dönem, ‘Hava sahası’ konusunda, yolcu uçakları ve BM helikopterlerinin uçuş güvenliği için doğrudan Ercan ile temas kurması gerektiğine dair tarafımızca bir öneri yapılmıştı. Bu önerimiz ilgili BM Raporu’nda da kayıt altına alınmasına rağmen Rum tarafından halihazırda bir geri dönüş olmamıştır. Komite ayrıca yol güvenliği konusunda her iki tarafın yetkilileri ve ilgili kurumlarının katılımıyla bir seminer icra edilmesi konusunda hazırlık çalışmaları yapmaktadır. Bunlara ilaveten komite, doğal afetler konusunda, gerek duyulması halinde, iki tarafın etkin şekilde iletişim kurabilmesine yönelik bir mekanizma oluşturulması çalışması da başlatmıştır.

İnsancıl İşler Teknik Komitesi: Komite, yaşlıların maruz kaldıkları zorluklar ile günlük yaşamlarının kolaylaştırılması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla bilgilendirici bir kampanya düzenlenmesi hususunda fikir birliğine varmıştır. Bu konuyu merkeze alan çalışmalar başlatılmıştır.

Yayıncılık Teknik Komitesi: İki taraf arasında, 5G altyapısının hazırlanarak mobil telefonlarda kullanılmasına imkan sağlayacak 700Mhz bandının boşaltılması üzerinde anlaşma sağlanmasının ardından, analog yayıncılıktan dijitale geçme konusunda ihale süreci başlatılmış ve bu doğrultudaki çalışmalar devam etmektedir. Bu projenin takibi, ilgili kurumlarımız tarafından yapılmaktadır.

Eğitim Teknik Komitesi: Komite, “Suç ve Suça İlişkin Konular Teknik Komitesi” ile birlikte hazırladığı, “Okullarda Zorbalık ve Sanal Zorbalığın Önlenmesi” konulu ortak projenin uygulanmasına yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. “Hayal Et” programı kapsamındaki faaliyetler, ilgili materyale Milli Eğitim Bakanlığımızın eğitim açısından uygunluk vermesinin ardından, bu dönem de devam edecektir.

Ekonomik ve Ticari Konular Teknik Komitesi: Komitede, ülkemizde kayıtlı ticaret, turizm ve sanayi örgütlerinin temsilcilerinin de aktif katılımıyla her iki taraf arasındaki ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla Rum muhataplarıyla görüşmelere devam edilmiştir. Komite, pandemi sonrası dönem için her iki tarafta ekonomik iş birliği zemininin hazırlanması üzerinde çalışmalarını yürütmüş, bu çerçevede Yeşil Hat Tüzüğü’ne uygun olarak geçişlerdeki kısıtlamaların kaldırılması, işlenmiş gıda ürünlerine dair ticaretin başlatılması, iki tarafın bankacılık sistemleri arasındaki temasın sağlanması, ticari araçların KKTC’den Güney Kıbrıs’a geçişi gibi konularda çalışmalarını sürdürmüştür.

Komite’nin, “Elektrikli ve Elektronik Atıkların Geri Dönüşümü” konusunda hazırlamayı kararlaştırdığı fizibilite çalışması tamamlanma aşamasına gelmiştir. Ayrıca, Kıbrıs Türk tarafının yıpranmış durumdaki Euro banknotlarının değiştirilmesi konusuyla ilgili tüm şartları yerine getirmiş olmasına rağmen Rum tarafının olumsuz tutumu sebebiyle bu konuda henüz bir gelişme sağlanamamıştır. Konu, Merkez Bankamız ve komite düzeyinde gündemde tutulmaya devam edilmektedir.

Suç ve Suça İlişkin Konular Teknik Komitesi: Komite, ara bölgedeki Ortak İrtibat Noktası vasıtasıyla her iki tarafın güvenlik birimleri arasında suç ve suça ilişkin konularda bilgi alış-verişinde bulunmaya ve iki taraf arasında zanlıların iade edilmesi de dahil olmak üzere çalışmalarına devam etmektedir. Komite ayrıca, özel statüde bir köy olan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların birlikte yaşadığı Pile’de bir Ortak İrtibat Noktası daha açarak, buradaki suç faaliyetleri hakkında bilgi paylaşımında bulunmaya ve her iki taraf için endişe yaratan suçlarla ilgili konuları ele almaya başlamıştır. Polis Genel Müdürlüğümüzden bir personel Pile’de yeni kurulan Ortak İrtibat Noktasında görevlendirilmiştir. Komite, görev alanına giren konularda ilgili diğer komitelerle ortak çalışmalarını sürdürmektedir.

Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi: Komite, BM Güvenlik Konseyi’nin talebi üzerine, kadınların olası bir uzlaşı sürecine etkin katılımının sağlanması hususunda yoğun çalışmaların ardından bir Eylem Planı üzerinde anlaşma sağlamıştır. Komite, bu eylem planının uygulanmasına yönelik olarak teknik çalışmalarına devam etmektedir.

Kültür Teknik Komitesi: Komite, eski eserlere yönelik olarak iki taraftan gençlerin ve çocukların gönüllülük esasında katılabileceği video ve çizim yarışması düzenlenmesi konusunda uzlaşıya varmıştır. Yarışmaya yönelik başvurular devam etmektedir. Komite ayrıca, iki taraftan sanatçıların ve sanata dair çalışmalar yapmakta olan kişilerin katılacağı bir etkinlik üzerinde de görüşmelerini sürdürmektedir.

Geçiş Kapıları Teknik Komitesi: İki taraf arasındaki sınır kapılarında geçişleri kolaylaştırmak amacıyla ele alınması gereken çok sayıda unsur olmasına rağmen Kıbrıs Rum tarafının yavaş davranması hayal kırıklığı yaratmaya devam etmektedir. Komite üyelerimiz özellikle Metehan sınır kapısında Rum tarafının personel artırımına gitmemesi nedeniyle yaşanan sıkışıklıkların halli için girişimlerini sürdürmektedir. Komite, bunlara ilaveten başta Ledra Palace ve Beyarmudu sınır kapısı olmak üzere tüm mevcut kapılardaki geçişlerin, ilgili mevzuata bağlı kalınarak, kolaylaştırılmasına yönelik de Hükümetimizin kararları doğrultusunda karşı tarafa önerilerini iletmeye devam etmektedir.”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Mart 2020’de ülke gündemine oturan Covid-19 pandemisini, Başbakan olduğu dönemden itibaren yakından takip ederek, sağlık alt yapısının güçlendirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yardımlarıyla ülkeye Acil Durum Hastanesi kazandırılması için girişimlerde bulunduğunu anımsattı.

“Önce sağlık” diyerek, pek çok tedbir alınırken, ekonominin ayakta durabilmesine yönelik olarak da gereken önlemlerin alınmasını gündeme getirdiğini anımsatan Tatar, “Cumhurbaşkanı olduktan sonra Başbakanlığım döneminde pandemiye karşı elde edilen başarının devamlılığı için tecrübelerimi sürekli olarak yetkili makamlar ve kamuoyu ile paylaştım. Pandemi sürecinde ilgili bakanlığın, doktorların ve sağlık çalışanlarının yanında oldum, her türlü desteği verdim. Ülkemizin güvenli bir ülke olması için elimden gelen tüm gayreti gösterdim” diye konuştu.

Çeşitli aşıların ülkeye bir çok ülke ile eş zamanlı tedariki için gerekli girişimlerde bulunarak aşıların sağlandığını ve o dönemi anlatan Tatar, yaptıkları girişimler sonucunda bugüne kadar ülkeye Türkiye Cumhuriyeti’nden toplam 720 bin 320 doz ve AB’den toplam 261 bin 428 doz aşı gelmesinin sağlandığını kaydetti, Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı ile İki Taraflı Sağlık Teknik Komitesi Eşbaşkanı Dr. Cenk Soydan’ın pandemi sürecindeki başarılı çalışmalarının da oldukça yararlı olduğunu kaydetti.

İki yılı aşkın süredir yaşanan pandemi sürecinde sağlık alanında yaşanan gelişmeler sonrası ülkenin turizm ve eğitim alanında düzelmeler olduğunu, ekonominin yeni dönem ile gelişmeye başladığını ifade eden Tatar, eğitimde de Türkiye’den yüzde 47’lere varan öğrenci akışı artışının önemli bir rakam olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı olarak sağlık kuruluşları ve sivil toplum örgütleriyle toplantılara büyük önem verdiğini, bu alanda düzenlenen bir çok ulusal ve uluslararası kongre ve toplantılara katılarak konuşmalar yaptığını, düşünce ve önerilerini aktardığını ifade eden Tatar, “Bilimsel organizasyonların KKTC’de yapılması, ülkemiz doktorlarına ve de geleceğin doktorlarına fayda sağlanması yönünde de girişimlerde bulundum, sürekli olarak hastaneleri ve huzur evlerini ziyaret ettim, incelemelerde bulundum. Vatandaşlarımızın sağlık sorunlarıyla yakından ilgilendim” diye konuştu. Tatar, pandemi sürecinde çok büyük fedakarlıklarda bulunan doktorlar, sağlık çalışanları ve halka teşekkür etti.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.