DOLAR 32,3325 0.24%
EURO 35,0742 -0.18%
ALTIN 2.281,570,18
BITCOIN 22826111,81%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Atilla ÇİLİNGİR;    ÖNCE VATAN (1)

Atilla ÇİLİNGİR; ÖNCE VATAN (1)

ABONE OL
27 Mayıs 2020 07:42
Atilla ÇİLİNGİR;    ÖNCE VATAN (1)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İçinde yaşadığımız günler;
Manası aşındırılan, içi boşaltı¬lan kavramların, her gün geometrik diziler halinde arttığını, ya¬zılan ve çizilenlerin büyük çoğunluğunun bu maksada yönelik olduğunu görmek, ülkemiz hakkındaki endişelerimizi arttırır¬ken bu gidişin hayra alamet olmadığını söylemek zorunda ol¬duğumuzu belirtelim. Vatan, Millet, Devlet, Bayrak gibi, tarih boyunca Türk Milleti için, bilineninden fazla mana ifade eden kavramların içlerinin boşaltılması, alçakçasına uygulanmaya ça¬lışılan bir planın akıl almaz tezahürleri olarak toplumu sürü ha¬line getirmenin çabalarından başka bir şey değildir.
“ÖNCE VATAN” KAVRAMI :
Çok uzun tarihi macerası içerisinde, ya¬şamını sürdürebilen iki ya da üç halktan biri olan Türk Milleti¬nin yaşam mücadelesi boyunca hiç vazgeçmediği, her zeminde ve şartta, mutlaka öne çıkardığı kavramlardan biridir.
“ Vatan¬larından başka, vatanları için, her şeylerini gözlerini kırpmadan feda eden “ bir milletin çocuklarının, torunlarının bugün içine düşürüldükleri fikirsizlik ortamı sonucu, “ önce ben “, “ önce param” diyenlerin çoğalması, bu kutsal, kutsal olduğu kadar geleneksel duyguları kemirmektedir.
UNUTMAYALIM Kİ:
Bu tür duyguları kaybe¬den milletlerin yeri tarihin tozlu sayfalarıdır.
Tarihin çöplüğün¬de, o tozlu sayfaları dolduran yüzlerce milletin fosillerini bula¬bilirsiniz.
Ama Türk Milleti, dünya tarihine ilk adımını attığı günden beri, bu tür duygularının yüksekliği ile günümüze kadar yaşa¬yan ender milletlerden biri olmanın gururunu taşımaktadır
Şimdilerde neler olmaktadır ki, duygularımız körelmekte, gele¬neklerimiz unutulmaktadır. Ya da unutturulmaktadır…
Emperyalizm, hala bütün kurumları ile ayaktadır. Emper¬yalistler, yüz yıl kadar öncesinden hazırladıkları paylaşım plan¬larını buzdolaplarından çıkarmışlar ve tekrar masalarının üzeri¬ne koymuşlardır. Yüz yıldan beri, kutsal ve manevi ne kadar değerimiz varsa, yavaş yavaş, bir sanatkâr inceliği içerisinde yontmuşlar, inceltmişler, bazılarını yok etmişler, bazılarını da yok olma kıvamına getirmişlerdir.
Eğitimimiz Batı kökenli, dü¬şünce sistemimiz batı kökenli, ekonomimiz Batı kökenli, siyase¬timiz Batı kökenli; bu durumda, sosyal hayatımızı yani, yaşam tarzımızı muhafaza etmemiz mümkün olur mu? Elbette olmaz ve olmadı.

Dertlendiğimiz meselenin ana kaynağı burasıdır
Ancak her şeye rağmen; Şükür ki, savunulacak bir vatanımız var! Şükür ki, vatanı¬mızı savunabilecek gücümüz var.
Eksiğimiz ise, manevi – moral güçtür…
Bu gücümüzün, ne mana ifade ettiğini bizden daha iyi bilenler, anlayanlar, aşağı yukarı yüz elli yıldır, bu gücümüzü törpülüyorlar, aşındırıyorlar, yıpratıyorlar ve yok edecek kıvama getiriyorlar.
Yapılanların hiç olmazsa ni¬çin yapıldığını anlamak gerekiyor; hastaya teşhis doğru koyul¬malı ki, doğru tedavi uygulanabilsin!
Bu tedavinin yolu:
Bilimle dol¬mak, akılla hareket etmek, geçmişi iyi ve kötü yönleri ile unut¬mamak ve yaşanan her olaydan ders çıkarmaktan geçmektedir…
Bunun için, yani tedaviyi doğru yapmak için, milli kimliğimizi, dini kimliği¬mizi, nereden gelip nereye gittiğimiz, iyi bilmek durumundayız.
Bunun da tek yolu, inanmak, okumak, öğrenmek, çalışmak ve uygulamaktır. Bir Mustafa Kemal daha beklemek demek, yok olmak demektir.
Yani herkes, Mustafa Kemal olmak zorundadır.
Bu, Mustafa Kemal gibi düşünmek ve Mustafa Kemal gibi uy¬gulamak demektir. Vatanlarından başka, vatanları için her şey¬lerini feda edebilen insanlar gibi olmaktır.
Mustafa Kemal’in as¬kerleri olmak, bugünkü şartlar içerisinde yeterli değildir. Daha üst düzeyde Mustafa Kemal olmak gerekir.
İşte onun için diyorum ki:
Vatan: Kimi zaman canımıza can katan, Kimi zamansa; uğruna can verdiğimiz topraktır.’

Pekiyi, geliniz şimdi bugünün Türkiye’sine hep birlikte bakalım:
2000’li yılların ilk çeyreğini geride bıraktığımız günümüz Türkiye’sinde; her şey öylesine birbirine karıştı ki!
Tıpkı bugünlerde kullanılan o cümle gibi!
At izi, it izine mi karıştı gerçekten?
Bizi, biz yapan o eşsiz niteliklerimiz öylesine bir kavram kargaşası yaşadı, kuşaklar arasındaki anlayış, yaşam farkı o kadar büyüdü ki..!
Bugün burada;
Bu kavram kargaşasını netleştirmek, nedenlerini anlatmak ama en önemlisi bizi, biz yapan en temel değerlerimizin altını çizmeye çalışacağım.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.