Rauf Denktaş açık açık anlatıyordu.
“Amerikalı petrol şirketi bana geldi, rezerv tespit ettiklerini, buna talip olduklarını, çıkarılacak petrolden %50 pay vereceklerini söylediler, ben Ankara’yla konuşmam gerektiğini söyledim, bu cevabı hiç sevmediler, Ankara lâfını duyunca gittiler” diyordu.
Uluslararası petrol şirketleri milli kahramanımızı ikna edemiyordu. “Türkiye olmadan cennete bile gitmem” diyordu.
Amerikalı petrol şirketleri elbette Rumlara da gitmişti.
Rum yönetimi lideri Kiprianu yanına Mısır’ı da alarak petrol arama işine başlamak istedi.
Denktaş lâfı hiç eğip bükmedi, “savaş nedeni olur” dedi.
Birleşmiş Milletler devreye girdi, Ankara’ya heyet gönderdiler.
Hem Demirel’le hem Ecevit’le görüştüler, hem Demirel hem Ecevit açık açık söyledi, “savaş nedeni olur, savaşırız” dediler.
Amerikalılar ve Rumlar mecburen geri adım attı, tek taraflı olarak petrol arama sevdasından vazgeçtiler, beklemeye başladılar.
Yıl 2002…
AKP iktidara geldi, bismillâh ilk iş Kıbrıs’ta “yes be annem” referandumu yapıldı. Denktaş’ın yanında durması gereken Türkiye Denktaş’ı sırtından hançerledi. AKP bütün gücüyle “evet” denmesi için çalıştı.
***
Serdar Denktaş adeta çırpınarak anlatıyordu.
“Avrupa Birliği’nin ve ABD’nin gözü petrol yataklarımızda” diyordu.
“Avrupa Birliği ve ABD, Kıbrıs adasının tümünü Avrupa Birliği’ne almak suretiyle Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rezervlerimizi kontrol altına almaya çalışıyor” diyordu.
“Bu yüzden Annan Plânı’nı imzalatmak istiyorlar, bu yüzden YES dedirtmek istiyorlar, faaliyetlerine uluslararası hukuk kılıfı uydurarak bizi ve Türkiye’yi rezervlerin uzağında tutmak istiyorlar” diyordu.
İşte buna rağmen AKP bütün gücüyle EVET denmesi için çalıştı.
AKP yandaşı TUSİAD, MUSİAD, TUGİAD, TESEV, TİSK, TURSAB, TZOB, TOBB, gazetelere sayfa sayfa ilânlar verdiler, EVET denmesi için çağrıda bulundular.
Rauf Denktaş’a yandaş medyada hakaretler yağdırıldı.
KKTC’nin ayak bağı olduğu yazıldı, gençlerin önündeki engel olduğu yazıldı, çekil artık denildi, istifa et denildi.
Avrupa Birliği ve ABD yönetimleri EVET denilmesini istiyordu.
“Rumlar hayır dese bile Türk tarafını Avrupa Birliği’ne alacağız, siz yeter ki EVET deyin, ambargoyu hemen kaldıracağız” diyordu.
Sandığa gidildi, Türk tarafı %65 EVET dedi, Rum tarafı %75 HAYIR dedi.
Bir hafta sonra Rum tarafı HAYIR demesine rağmen AB üyesi yapıldı, Türkiye’nin AB üyeliğini veto etme hakkını bile aldı.
Türk tarafı ise EVET demesine rağmen ayazda kaldı, ambargo bile kalkmadı.
Türkiye Doğu Akdeniz’i işte böyle kaybetti.
Rauf Denktaş’ı sırtından hançerlediğimiz gün Doğu Akdeniz gitti.
***
Yukarıdaki satırlar bana ait değildir.
Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarının (Yılmaz Özdil), Türkiye’nin en çok satan gazetesinde (SÖZCÜ) yer alan 3 Ocak 2020 tarih ve “Doğu Akdeniz” başlıklı yazısından iktibas edilmiştir.
Bu yazıdan da anlaşılacağı üzere şu anda Doğu Akdeniz’de karşı karşıya bulunduğumuz manzara 24 Nisan 2004 tarihinde kendi kendimize attığımız “yes be annem” kazığının neticesidir. HAYIR diyeni yanlarına aldılar, EVET diyeni tekmelediler, bu tekmeleme faaliyeti gaz ve petrol olarak bugün de sürüyor.
Referandum rezilliğinde teslim olmuştuk, şimdi o teslimiyetin bedelini ödemekteyiz.
GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.