DOLAR 32,5902 0.34%
EURO 34,7800 0.09%
ALTIN 2.507,120,93
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Av. Fuat VEZİROĞLU;   GAZ SAVAŞLARI (I)

Av. Fuat VEZİROĞLU; GAZ SAVAŞLARI (I)

ABONE OL
29 Ocak 2020 09:04
Av. Fuat VEZİROĞLU;   GAZ SAVAŞLARI (I)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Akdeniz’in doğu ucundan Libya sahillerine kadar uzanan bir gaz savaşı yaşamaktayız. Bu gaz kavgası bir tür “deniz savaşı” niteliğinde cereyan etmektedir. Bu savaş bana Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ile Andrea Dorya komutasındaki Haçlı donanması arasında yaşanan deniz savaşlarını anımsatmaktadır.
Bir tarafta anavatan Türkiye ve biz…
Karşı tarafta Yunanistan, Kıbrıs Rum yönetimi ve İsrail.
Fiilen pek aktif olmasa da batı emperyalizmi bu üçlünün arkasında durur görünmektedir.
Tabii ki İsrail’in o cephede ne kadar kalacağı belirsiz ve kuşkuludur.
Yahudi’nin bize karşı tepkisel tavrı biraz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Arap ülkelerinin bile ortaya koymadığı bir dozda ve kraldan fazla kralcı pozisyonuna girerek gerekli-gereksiz her konuda ve sık sık İsrail aleyhtarlığı sergilemesinden kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de bir iktidar değişikliği halinde İsrail’in kendi çıkarları gereği olarak ve gerçekçi bir politika izleyerek Rum-Yunan ikilisini yarı yolda bırakıp Türkiye ile işbirliğine girmesi uzak bir ihtimal değildir.
Zaten coğrafi şartlar da bunu önemli oranda zaruri kılmaktadır.
***
Bu gaz savaşları hakkında başta Anastas olmak üzere Rum politika dünyasından yükselen seslere, buna ilâveten bir de Rum medyasına baktığım zaman 50 yıldan beri benimsediğim görüşlerin her gün biraz daha perçinlendiğini hissetmekteyim.
Şöyle ki…
Bu Rum’dan “adam” olmaz…
Bu Rum’dan “dost” olmaz…
Bu Rum’dan ne köy olur ne kasaba.
Bu Rum’la “barış” olmaz.
Oldu gibi takdim etseler de bütün ömrü bahar yağmuru kadar kısa sürer.
Bu Rum’la “federasyon” hiç olmaz.
Oldu gibi yuttursalar da o federasyon müsveddesini kısa sürede başımıza yıkar, bize 21 Aralık markalı yeni bir kan kustururlar.
***
Neden mi?
Ortada bir gaz kavgası var. Buna rağmen bu gaz meselesinde yaptıkları ilk şey Kıbrıs Türk’ünü yok saymak, yok hükmünde kabul etmektir.
Hele bir düşünün, var mı dünyada buna benzer başka bir kafa yapısı?
Ben bu adada var mıyım, varım.
Adam “yoksun” diyor.
Ben bu adanın iki sahibinden biri değil miyim?
Adam “bu adanın tek sahibi benim” diyor.
“Girne’den Limasol’a, Karpaz’dan Baf’a, yalnız karası değil, denizi de benim” diyor.
“Tek başıma bana ait” diyor.
***
Sonracığıma söyleyim, verdikleri demeçlere, yazdıkları yazılara bakın. Bütün söylemleri ve yazıları Kıbrıs Türk’üne ve anavatana yönelik küfür ve hakaret çamurundan ibaret.
Bir hakkı, eğer varsa, o hakkı savunmak için hiçbir bilimsel veri ortaya koymuyor.
Sövüyor, küfrediyor, hakaret yağdırıyor. Bizi ve anavatanımızı aşağılamadıkları bir tek söylem veya gazete yazısına rastlayamazsınız.
Arada, nadiren de olsa, kerhen de olsa, gerçeği vurgulamak zorunda kalanlar da oluyor elbet, ama çekine çekine, korka korka.
Söyleyeceklerini bir kez dillendiriyor, sonra köşelerine çekilip susuyorlar. Gerçeğin kavgasını sürekli hale getiremezler, aksi halde önce manen linç edilir, siyaseten bitkisel hayata girerler.
Susmazlarsa başlarına geleceği bilirler.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.