DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Av. Fuat VEZİROĞLU;   GAZ SAVAŞLARI (III

Av. Fuat VEZİROĞLU; GAZ SAVAŞLARI (III

ABONE OL
31 Ocak 2020 19:25
Av. Fuat VEZİROĞLU;   GAZ SAVAŞLARI (III
0

BEĞENDİM

ABONE OL

9) Anastasiadis Çavuşoğlu’na gaz dahil Kıbrıs’ın zenginliklerini paylaşmak üzere girişim yapacağı vaadinde bulundu, ancak yakında seçim olacağından süre istedi. Buna rağmen Kıbrıs’a döner dönmez Türkiye’yi suçlamaya başladı, sonra da perde gerisinde iki devletli çözüm istediği yolunda mesajlar verdi. Hatta bir kabine toplantısında Türkiye’nin kuzeyde sondaj yapmasını istediğini söyledi, munhasır ekonomik bölgenin nasıl taksim edilebileceği yolunda çalışma yapmak üzere bir de diplomat görevlendirdi.
10) Anastasiadis Kıbrıs’ın yarısını vermekle diğer yarısını yönetmek üzere Türkiye’nin kendisini serbest bırakacağına inanıyordu. 2018 yılında New York’ta Çavuşoğlu ile buluştu ve iki devletli çözümün masada olmadığını söyleyerek konfederasyon için görüşmeye başlanabileceğini iletti. Kıbrıs’a döndüğünde ise ulusal konseyi toplayarak iki devletli çözüm önerisinin Çavuşoğlu’dan geldiğini, kendisinin de gevşek bir federasyondan söz ettiğini öne sürdü.
11) Montana’dan 2 sene sonra oyuna getirildiklerine inanan Türk’ler Anastasiadis’le yapılan gizli görüşmeleri açıkladılar. Bunu da kimse inkâr edemedi.
12) Yunanistan’a kadar bir gaz boru hattı döşenmesini öngören East-Med projesi aslında hiçbir zaman ve asla gerçekleşebilecek bir proje değildir. Ancak bu proje Erdoğan’a Türkiye’nin muhasara edilmek istendiği yolunda bir teori ortaya atmasına fırsat vermiştir. Erdoğan bütün bunları bölgede kimin PATRON olduğunu göstermek için bir fırsat saymış, Yunanistan’a kadar boru döşenmesine ilişkin HAYALET (phantom) projeyi bloke etmek üzere Libya ile de bir deniz anlaşması yapmıştır. Erdoğan aynı zamanda nereye kadar gidebileceğimizi test etmek üzere de bir sondaj gemisini donanmasıyla birlikte Limasol’un güneyine göndermiştir.
13) Şimdi sorun bu krizin nasıl bertaraf edileceği ve durum daha da gerildiği takdirde bizi kurtarmaya kimin geleceğidir. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarını gayrımeşru sayan ve bizim gazın ilelebet deniz dibinde kalması için elinden geleni yapmakta olan Rusya mı yardımımıza gelecek? Yoksa acaba 10 yıldan beri Afrodit gaz sahasında müştereken faaliyette bulunmak için bizimle anlaşma yapmaktan kaçınan İsrail mi imdadımıza gelecek?
14) Bu arada Putin ve Erdoğan Türkiye’den geçecek gaz boru hatlarının açılışını yapmakla meşguldürler. Bütün bunları hiçbir zaman inşa edilmeyecek olan bir boru hattı yüzünden yaşamaktayız. Bu boru hattı (Yunanistan’a bağlanacağı iddia edilen hat) için yeterli gaz miktarı henüz deniz altında bile keşfedilmiş değildir. Hattın ucunda gaz bekleyen bir alıcı da yoktur, bu gaz bulunsa bile piyasadaki fiyatlarla rekabet edebilecek bir maliyeti olmayacaktır.
16) Hiçbir neden yokken ve boşu boşuna bölgede savaş şartları yaratmış bulunuyoruz. Bu hal Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar bütün bölgeyi istikrarsız hale getirebilir. Bu durum Yunanistan’ı da hiç istemediği ve aramadığı bir krizin içine sürüklemiştir. Şu anda bu krizden gerçekçi bir çıkış olanağı da görünmüyor.
***
Makarios Druşotis’in vurguladığı başlıca gerçekler bundan ibarettir. Çok uzun olduğu için yazarın bu yazısını kelime-be-kelime aynen tercüme etmiş değilim, sadece ana fikirlerini nakletmeye çalıştım. Tabii ki bu yazı sadece benim aktardıklarımdan ibaret değildir. Bu yazıda Rum medyasında mutat olduğu veçhile Türkiye’ye yönelik haksız suçlamalar da yer almaktadır. Druşotis gibi gerçeğe dokunmaya çalışan bir yazar bile olan biteni ifşa ederken Türkiye’yi aşağılamaya yeltenmekten kendini alamamıştır. Türkiye şu veya bu eylemde haklı veya haksızmış, bunu asla irdelemezler, irdeleseler ve gerçeği itiraf zorunda kalsalar bile her yazıyı hakaret çamuruna bulaştırmadan yerlerinde duramazlar. Nitekim Druşotis bu yazısında şunu da dillendirmektedir:
– Türkiye 1974’de Kıbrıs’ı farazi bir tehlikeye istinaden tereddütsüz ve şiddetle hareket ederek “işgâl” etmiş, derin acı ve ızdıraplara neden olmuş, bizi aşağılamıştır (humiliation).
***
Oysa Druşotis de pek iyi bilir ki Türkiye Kıbrıs’a güle-oynaya, gönüllü gelmiş değildir, buna mecbur edilmiştir, Türk askerini Kıbrıs’a getiren Makarios ve Yunan cuntasıdır, dolayısıyla 1974’de bütün yaşananların sorumlusu Makarios ve Yunan cuntasıdır, bu kavgada mâsum olan tek taraf varsa o da Türkiye’dir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.