Bütün kavgalar yetmezmiş gibi şimdi bir de “kapı kavgası” çıktı. Anastas kapıyı kapattı, Akıncı’nın paçaları tutuştu. Kıbrıs Türk’ünün sanki başka hiçbir sorunu yokmuş, bütün sorunları halledilmiş gibi bizim Akıncı kapı muharebeleri vermekte. Anastas ise bütün tepkileri haksız bulmakta “ben kapıları nüfusun tamamını korumak için kapattım” demekte. Arkadaş demek istiyor ki “ben, Akıncı da dahil, Kıbrıs Türk’ünü de himayeme almış bulunuyorum”. Herif bizi o kadar çok sevmekte ki “korona” virüsüne karşı bize milli muhafız kesildi. Toplu mezar seçeneği varken bizi eşek cennetine korona virüsüyle göndermek istemiyor. EOKA kahramanları varken, “korona” virüsüne ne gerek var ki?
***
Şaka bir yana, Anastas bu işte acaba gerçekten haksız mı, bunu iyice düşünelim. Adam diyor ki “ölümcül bir virüs salgını var, bunun bize de gelmesini, gelirse yayılmasını önlemek için kapattım kapıları”. Akıncı ise “hayır” diyor, “ben senin gerekçene inanmıyorum, senin niyetin başka”. Madem niyet başka, madem bu başka niyeti Akıncı biliyor, bize de açıklasın, oysa bu konuda tamamen sus-pus. Hal böyleyken bu hisseden benim bir kıssa çıkarma hakkım doğmuştur. Bana göre Akıncı bu kapı hikâyesini bir seçim malzemesi olarak kullanmaktadır.
***
Evet, Akıncı’ya göre virüs-mirüs bir hikâyedir, başka şeyler yatmaktadır Anastas’ın aklının gerisinde. Geçen günkü gazete başlıklarına baktım, bir başlık şöyleydi:
– Akıncı dört sınır kapısının korona virüsü gerekçe gösterilerek kapatılmasını eleştirerek asıl nedenin virüs olduğuna inanmadığını söyledi.
Bir başka başlık daha:
– Kapıların kapatılmasına yönelik tepkileri haksız bulan Anastasiadis, kapatma kararının nüfusun tamamını korumak maksadıyla alındığını belirtti.
Aynı gazetede beni şok eden bir başka başlık da şöyleydi:
– Güney Kıbrıs’ta 40 kişi korona virüsü nedeniyle ev karantinasına alındı.
Bu başlık altındaki haber şöyle devam ediyor:
– Alithia gazetesi Güney Kıbrıs’ta şu anda çoğunluğu Milâno’dan Güney Kıbrıs’a giden yaklaşık 40 kişinin tedbir amaçlı olarak ev karantinasında olduğunu bildirdi. Gazete virüs taşıdığından şüphe edilen 28 yaşındaki Hintli’ye yapılan testin negatif çıktığını, bu şahsın takip altında olduğunu belirtirken İsrail’den gelen bir hostesin de Perşembe gününe kadar karantinada tutulacağını haber verdi.
***
Korona virüsü halen Güney Kıbrıs’a girdi mi girmedi mi, bilmiyoruz. Ne var ki bu virüsün kapımıza dayandığı bir gerçek. O halde daha girmeden tedbir almak zorundayız. Kocakarının işi görüldükten sonra kapıya kilit vurmak marifet değildir. En büyük temel hak hayat hakkıdır. En kutsal hak da hayat hakkıdır. Başka hiçbir hak hayat hakkını riske sokmanın gerekçesi olarak kullanılamaz. Kapıların açık kalmasını hak olarak görenler bunu unutmasınlar.
Dünyada başka bir iş kalmamış gibi Akıncı’nın kapı kavgasına girmesi yanlıştır, çılgınlıktır. O virüs o kapılardan bize de gelirse muhtemel ölümlerin sorumluluğu kendisine ait olmayacak mıdır ? Akıncı’ya tavsiyem, Acun Ilıcalı’nın Survivor programında yarışmacıymış gibi “aç aç aç” diye haykırmaktan vazgeçmesidir. Anastas galiba hayatında ilk kez doğru bir iş yapmıştır. Ben de hayatımda ilk kez Anastas’ın yaptığı bir işi doğru bulmaktayım.
***
Zaten biz ne kadar bağırsak nafiledir. Akıncı’ya göre kapıları kapalı tutmaya kimsenin gücü yetmez. Bu iddia aç tavuğun kendini arpa ambarında sanmasından ibarettir. Adam zaten kapatmıştır ve sen şu anda sadece “aç aç aç” diyen ricacı konumundasın. “Anahtarı bendedur” diye bir Karadeniz türküsü var, Anastas bizim Akıncı’ya şimdi bu türküyü okumaktadır:
“Bu kapılar han kapısıdır
Üstelik Elen yapısıdır
Sen orada bağırıp dur
Anahtarı bendedur”.