Akıncı’nın şu anda öfke patlamalarıyla malûl suni bir yanardağa dönüşmesinde şaşılacak bir taraf yoktur. Şimdi ikinci kez aday olurken görevde bulunduğu 5 yıllık süre içinde hiçbir başarı gösteremeyen, hiçbir sözünü yerine getiremeyen bir adamın seçim hırçınlığından kaynaklanan kompleksi içindedir. Bu nedenle de aklınca gündem değiştirme atraksiyonları sahnelemektedir.
Bir adam ikinci kez aday olursa siyasetin doğası gereği tartışılması gereken nedir, şüphesiz ki o adamın ilk dönemdeki başarısı veya başarısızlıkları. Var mı Akıncı’nın bir tek başarısı? Yok. Hangi sözünü yerine getirmiştir? Hiç birini.
Gündem değiştirme numaralarına girmek demek ki kaçınılmazdır. Yaptığı da budur. Bu doğrultuda aklınca kendini Don Kişot, anavatanı da yel değirmeni yerine koymaktadır.
***
Bizi yutmak, mahvetmek isteyen bir Rum-Yunan ikilisi varken bizim Akıncı acaba neden her fırsatta varlık sebebimiz olan anavatanımız Türkiye’yi hedef olarak seçmektedir? 50 küsur yıldan beri çektiğimiz çilelerin, 1963-74 döneminde yaşadığımız binbir felâketin, maruz kaldığımız katliamların sorumlusu Türkiye midir?
Soruların cevabı açıktır. Akıncı Türkiye karşıtlığı ile malûldür. Bu noktada kelimelerle bile kavga halindedir. “Anavatan” deseniz asabı bozulur. “Yavruvatan” deseniz sinir krizlerine tutulmuşçasına tepki nöbetlerine girer.
Bir ara “anavatan” denince şöyle haykırmıştı:
– Bırakın da büyüyelim.
Adama sorarlar:
– 5 yıldır devletin tepesindesin, büyüttün mü yavruyu?
Ne münasebet?
AB kılıfı arkasında halkımızı Rum’a yamalama yönünde adımlar atmaktan başka ne yaptın ki?
***
Dünyada bir Türkiye, bu Türkiye’de yaşayan bir Türk milleti var.
Bu milletin Ankara’da bir de siyasal iktidarı var.
İkisi farklıdır, bambaşkadır, Türkiye başka, siyasal iktidar başkadır.
Siyasal iktidarla görüş ayrılığın varsa onun eleştirisini elbette yaparsın, herkes yapıyor, ben de yapıyorum, AK Parti iktidarını neredeyse eleştirmediğim bir tek gün yok. Ne var ki Akıncı’nın kavgası Ankara’daki siyasal iktidarla değil, Türkiye iledir, Türk milleti iledir.
Bu siyasal malûliyeti ise onu akıl almaz hırçınlıklara, öfke patlamalarına itmektedir.
***
Hikâye malûmdur. Adamın adı Hüsnü, lâkabı ise Ördek imiş. Halk arasında Ördek Hüsnü olarak bilinirmiş. Ördek Hüsnü bir gün lâkabının Ördek olduğunu bilmeyen bir başka adamla sohbet ediyormuş. O adam bir ara havaya bakıp “bugün hava bulutlu” demiş. Der demez Ördek Hüsnü “bana hakaret ettin” diyerekten adamın yakasına yapışmış. Zavallı adam “ne hakareti yahu” demiş, “havanın bulutlu olduğunu söylemenin neresi hakaret”.
Ördek Hüsnü hakareti izah etmiş:
– Sen hava bulutlu diyorsun, bu da demektir ki yağmur yağacak, yağmur yağınca göller-göletler dolacak, göller-göletler dolunca da bu göller ve göletlere ördekler inecek.
***
Akıncı’nın Türkiye kompleksi işte bu kertededir. “Anavatan” deseniz “bugün hava bulutlu” anlamında kabul eder. “Yavruvatan” deseniz bunu yağmur yağacağı, NUH tufanının patlak vereceği, dünyanın suya batacağı, o suya da ördek sürülerinin doluşacağı şeklinde algılar.
Sözün kısası buluttan nem kapmaktadır Akıncı. “Anavatan” kelimesinin onun sözlüğündeki karşılığı NEM’dir. “Yavruvatan” kelimesini ise hakaret kabul etmektedir.
***
Şu anda yaşamakta olduğu siyasal ruh halinin sebeb-i felâketi bunlardır.
Bütün bunlara 5 yıllık başarısızlığın kompleksiyle birlikte seçim telâşını da eklediniz mi fotoğrafı daha iyi görebilirsiniz.