“Akıncı’nın arkadaşı Anastas”, bütün haklar kardeştir zırvasına göre yalnız benim değil Akıncı’nın da kardeşi olan Midera Ellâda başbakanı Mitsodakis kardeşimize bir selâm sarkıtaraktan şöyle buyurmuş:
– Büyük gerginliğin hüküm sürdüğü Türk-Yunan sınırına askeri güç göndermeye karar verdim ve bu da Mitsodakis biraderimiz tarafından kabul buyruldu.
Bir gazetemiz soruyor:
– Kaşınıyor musun Nikos?
Ey günaydın vallahi.
Adam doğdu-doğalı kaşınmakta.
Sen daha yeni mi duydun?
***
Madem ki Anastas kardeşimiz Mitsodakis kardeşimize sıcak bir selâm sarkıtmış bulunmaktadır, bendeniz de kerem ve muhterem Akıncı biraderime tencerede özel olarak kaynatılarak ısıtılmış sımsıcak bir selâmünaleyküm postalamak istiyorum.
Barış Harekâtı’na dil uzattın.
Suriye’ye giren Mehmetçik’e lâf attın.
Aha Anastas Türk işgâlcilere (!) karşı anavatan Ellâda sınırlarını aslanlar gibi müdafaa etmek üzere Meriç nehri boylarına asker sefkediyormuş.
Bakıyorum da sevgili kardeşim, bu noktada ses verdiğin yok.
Üç maymuncuğu oynamaktasın.
Görmedin, duymadın, bilmezsin.
Dut ağacının dalına tünemiş, dut yemiş bülbül gibisin.
Diyarbakır’da olsaydın ağzına acı biber sürüldü sanacaktım.
Oysa Silihtar sarayının bahçesinde biber değil, sadece siyasi haber var.
Geçim telâşı bile yok, seçim telâşı var.
Neden sus-pus haldesin?
Şair Mehmet Akif Ersoy şöyle demektedir aruz vezniyle kaleme alınmış ünlü bir aşk şiirinde:
– Ey gül, sükûta varmayı emreyle bülbüle.
Sana da sükûta varmayı emreyleyen bir gül mü vardır Silihtar’ın arka bahçesinde?
Asker gönderiyor Anastas senin anavatanına karşı anavatan Ellâda’yı savunmak ve de Türk’e karşı savaşmak üzere.
Her şeyde, her konuda fikrin ve zikrin vardır da bir tek bu konuda mı yoktur hiçbir fikrin ve de hiçbir zikrin?
Anlıyorum, “bütün halklar kardeştir”.
Yoksa Recep Tayyip Erdoğan kardeşimizden daha mı yakındır sana ve bana sevgili Anastas ve Mitsodakis kardeşlerimiz?
***
Hasan Hastürer “yaşanılan acıların hiç mi bedeli yok” başlıklı yazısında soruyor:
– Kıbrıs sorununda özellikle Rum’ların taşınmaz malları çok önemli bir konu olarak masada yer bulur. Ya tazmin edilecekler, ya takasla karşılık alacaklar, ya da uygunsa malları kendilerine geri verilecek. Peki, yaşam boyu babalarının, eşlerinin yokluğuyla yaşayan insanların yaşadığı acıların ya da yaşayamadıkları güzel günlerin bedeli hiç mi yok? İnsan hayatı mı yoksa mal-mülk mü değerli?
***
Sana da bir günaydın sarkıtmak istiyorum Hasan’cığım.
Merak etme, ne dediğini anladım, Rum eski malını kapacak, Rum’un katlettiği şehitler ve geride bıraktığı acılı insanlar ise unutulup gidecek, yani mal mı mühim, insan mı?
Demek ki sana bir günaydın da yetmez.
Çünkü belli ki hâlâ ve hâlâ ve hâlâ en iyi Türk’ün ölü Türk olduğunu henüz öğrenememiş “cahil”in (!) tekisin sen.
Galimera.
GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024SPOR
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024GÜNDEM
19 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.