Ben Akıncı’nın mesleğinin mimarlık olduğunu sanırdım, meğer su mühendisi imiş. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mimar olarak çıktığını sanırdım, meğer su mühendisi olarak çıkmış. Cahilliğime bağışlayın, geç öğrendim bu müthiş gerçeği.
***
Geçitköy barajına su taşıyan boru hattından bir kopukluk meydana gelmiş, su akışı tamamen durmuş. Türkiye’deki bakan bu arızayı 1 ay içinde gidermenin çalışması içinde olduklarını açıkladı. Uzman (!) sıfatıyla konuşan bizim “su mühendisi” bu görüşe herhalde katılmıyor olacak ki su kesintisinin uzun süreceğini söylüyor. Baraja gitmiş, vaziyeti yerinde görmüş. Barajın tepesinde çektirdiği mahzun ve romantik resimler çarşaf çarşaf gazetelerde. Beşuş bir çehreyle baraj sularını seyretmekte, Rodin’in heykelini aratacak düşünceler içinde.
***
Merhum Süleyman Demirel meslekten su mühendisiydi. Siyaset hayatına girmeden önce DP’nin iktidar döneminde Su İşleri Genel Müdürü idi. İnşa ettiği barajlar nedeniyle Barajlar Kralı olarak biliniyordu. Bizimki ise herhalde önümüzdeki Nisan ayında yapılacak seçimde Barajlar Padişahlığı’na aday olmaya hazırlanmakta.
***
Şunu söylüyor:
– Türkiye’den su taşınması önemli bir projedir, ancak hayatımızı sadece Türkiye’den gelecek suya bağlı olarak sürdürmemiz doğru değildir. Her zaman söylediğim gibi kendi kaynaklarımızı ihmal etmemek kaçınılmazdır.
Ne demek istiyor acaba bu gizemli lâflarla?
– Ben söyleyim sen anla…demek istiyor.
– Sana söylüyorum kızım, sen duy gelinim…demek istiyor.
– Ben diplomatça konuşurum, ârif olan anlasın…demek istiyor.
– Anlamayan varsa tercüman tutsun…demek istiyor.
Madem öyle, tercüme edelim o halde.
***
Yahu kardeşim, sen su uzmanı mısın, su mühendisi misin?
Tam da Ankara’daki bakan sorunu 1 ay içinde halletme faaliyeti içinde bulunduğunu açıklarken ertesi sabah ona inat, onu illâ tekzip ederek su kesintisinin uzun süreceğini söylemek sana mı düştü, ne anlarsın sen su işinden, baraj işinden, deniz altındaki boru patlamasından?
Bırak da işin ehli konuşsun, işin uzmanı konuşsun.
Ankara’dan yükselen her sesi tekzip etmenin sansür memuru musun sen?
Kendi dağından çıkan kendi suyunu kendi halkından kesip sana gönderiyor, deniz altından borular döşetiyor, milyarlarca para akıtıyor senin için. “Teşekkür ederiz, minnettarız” diyeceğine, arızanın erken zamanda giderilmesi temennisinde bulunacağına, bir de dil uzatıyor, lâf dokunduruyor, sadece Türkiye’den gelecek suya bağlı olmanın yanlışlığı üstüne fetvalar üretiyor. Sanki kendi su kaynaklarımızın bize yetmediğini, ihtiyaç günden güne arttığına göre hiçbir zaman da yetmeyeceğini bilmiyormuş gibilerden artistik ifadeler kullanıyor.
Napalım yani, Atina’dan mı alalım suyu?
***
Anavatan desek, huylanıyor.
Yavruvatan desek, öfkesi tepesinden çıkıyor.
Suriye desek, Mehmetçik desek…
Neredeyse sinir krizleri geçirecek.
Barış Harekâtı desek…
46 yılın ötesine dil uzatıyor.
Şimdi de anavatandan gelen suya takmış.
Doğru değilmiş Türkiye’den gelen suya bağlı olmak.
Napalım yani, Anastas’ın Diyarizo deresine mi bağlanalım, yoksa Elenistan’dan Girne’ye boru hatları döşeyerek Akropol suyu mu içelim?