DOLAR 32,4592 -0.12%
EURO 34,7605 -0.67%
ALTIN 2.437,880,09
BITCOIN 2076489-1,07%
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Gökhan GÜLER;   ABD ve AB’de Neler Oluyor?

Gökhan GÜLER; ABD ve AB’de Neler Oluyor?

ABONE OL
15 Aralık 2019 19:18
Gökhan GÜLER;   ABD ve AB’de Neler Oluyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ABD ve AB kendilerini uluslararası hukuk mekanizmalarının yerine koyarak hareket etmeye çalışmaktadırlar! Bu tür yaklaşımlar ABD ve AB’ye karşı ciddi manada güven bunalımı oluşmasına neden olmaktadır.
ABD Senatosu 12 Aralık 2019 günü hırs ve kibirlerinin akıllarını gölgelemesinin önüne geçemeyerek tarih ve hukuk bilgisinden yoksun bir biçimde Ermeni Soykırım Yasası ile Rum tarafına uygulanan silah ambargosunu kaldırma kararlarını almıştır.
AB siyasi ve ekonomik bir birliktir! AB hukuki bir yapı değildir. AB son dönemde kendisini hukuk mekanizmalarının yerine koyarak Libya ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de deniz sınırları üzerine vardığı anlaşmanın uluslararası hukuku ihlal ettiği yönde söylemlerde bulunmakta.
Batı sistemi çökerken ABD ve AB’de neler oluyor?
”İflas edip züğürtleyen tüccar eski defterleri karıştırırmış” diye bir atasözümüz var! Nedense bu atasözümüz birden aklıma takılıverdi.
Tek Kutuplu Atlantik Dünya Sisteminin çöküşe geçtiğini bir süreden buyana sık sık yazıyor ve dile getiriyorum! Tek kutuplu dünya sistemi yerini çok kutuplu(Asya) dünya düzenine bırakmaya başlamıştır. Dünya düzeninde yaşanan bu değişim ve dönüşüm farklı şekillerde kendisini bir süreden buyana hissettirmeye başlamıştır!
Batı Sistemi ile entegre Tek Kutuplu Atlantik Dünya Sisteminin çöküşe geçtiğini ilk olarak fark eden ülke sanırım İngiltere olmuştur. İngiltere bu bağlamda hatırlanacağı üzere kimsenin beklemediği bir anda ani bir kararla AB’den ayrılma kararı almıştı!
ABD Senatosu 12 Aralık 2019 günü ne yazık ki hırs ve kibirlerinin akıllarını gölgelemesinin önüne geçemeyerek tarih ve hukuk bilgisinden yoksun bir biçimde Ermeni Soykırım Yasası ile Rum tarafına uygulanan silah ambargosunu kaldırma kararlarını almıştır!
Libya anlaşmasının ardından Türkiye ile uluslararası hukuk zemininde mücadele veremeyenlerin eski defterleri karıştırarak hiçbir tutar yanı olmayan Ermeni, Yunan ve Rumları mutlu etmeye yönelik siyasi içerikli kararlar almaya başladıkları görülüyor!
Avrupa Birliği’nin Rum yönetimini 1 Mayıs 2004’de üye alma sebebi artık gün gibi belli olmuştur. AB Rum yönetimi üzerinden Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da daha etkin bir aktör olma isteği ile Rum yönetimini üye yapmıştır. AB Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da bulunan enerji kaynakları üzerinde önemli bir aktör olabilmek adına son dönemde pek çok girişimin içerisinde açıktan ya da örtülü olarak yer almıştır.
AB siyasi ve ekonomik bir birliktir! AB hukuki bir yapı değildir. AB son dönemde kendisini hukuk mekanizmalarının yerine koyarak Libya ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de deniz sınırları üzerine vardığı anlaşmanın uluslararası hukuku ihlal ettiği yönde söylemlerde bulunmakta!
İngiltere’de Başbakan Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakâr Parti seçimi kazanarak, mecliste çoğunluğu elde etti. Böylelikle Brexit anlaşmasının mecliste kabul edilmesinin önünde hiçbir engel kalmadı. İngiltere, 31 Ocak 2020’de AB’den ayrılıyor!
Kıbrıs’ın 3 garantöründen ikisi artık AB dışında! Çöküşe geçen tek kutuplu dünya düzeninin temsilcileri bölgesel çıkar ve menfaatleri gereği Kıbrıs konusunun çözümü konusunda bugüne kadar federasyon modeline destek vermekteydiler!
Buna karşın tek kutuplu dünya düzeninin yerine geçmeye başlayan çok kutuplu dünya sisteminin temsilcileri ise KKTC’nin varlığı Doğu Akdeniz’de son derece önemli ve bizler için olmazsa olmaz şeklinde mesajlar vermektedirler!
Dünyada yaşanan değişim ve dönüşümün gereklerini zaman kaybetmeden yerine getirmeliyiz. KKTC için son derece önemli bir dönem başladığını görmeliyiz!
ABD Senatosunun aynı gün içinde hem Ermeni hem de Rumlar için yasa çıkartması acaba ne anlama geliyor? ABD Senatosunun amacı nedir?
ABD Senatosunun aldığı kararlar Türkiye ve Azerbaycan’ı rahatsız edecek nitelikte siyasi içerikli kararlar olmuştur.
Türkiye’nin bölgesinde gün geçtikçe daha da güçlenmesi ve denge unsuru olması anlaşılan o ki birilerini epey kızdırmışa benziyor!
Türkiye’nin Asya’da, Ege’de, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de gün geçtikçe güçlenmesi neden birilerini rahatsız ediyor?
Türkiye, Ege, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da gerek karada gerekse MAVİ Vatanında kendisine karşı kurulan tüm kirli ittifak ve tuzakları bozarak boşa çıkartacak akılcı hamleler yapmak suretiyle yoluna emin adımlarla ilerlemektedir.
Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile Fırat’ın Doğusunda(Suriye Türkiye sınır hattı üzerinde) kurulmak istenen terör koridorunu dolayısı ile kukla terör devleti kurulmasını her defasında engellemeyi başarmıştır!
Türkiye, Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’de gerçekleştirdiği Mavi Vatan Tatbikatları ile de kendisine ait olan Deniz Yetki Alanlarını gerek uluslararası hukuk, gerekse askeri tedbirler almak suretiyle sonuna kadar hak ve menfaatlerini koruyacağı mesajını dost ve düşman tüm herkese göstermiştir.
Türkiye son olarak Libya ile imzaladığı Askeri ve Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırma Anlaşması ile öyle kolay yenilir yutulur bir lokma olmadığını herkese göstermiştir!
Türkiye ile uluslararası hukuk zemininde mücadele veremeyenler öyle anlaşılıyor ki çareyi kendilerini hukuk otoritesi gibi göstermeye çalışmakta bulmuşlar.
ABD Senatosu’nun Ermeni Soykırım Yasası ile Rum tarafına uygulanan silah ambargosunu kaldırma kararı almasının hemen arkasından ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmada Türkiye’nin öne sürdüğü argümanların ABD tarafından reddedildiğini açıkladı! Mesele görüldüğü üzere son derece açık ve net! Mesele Petrol ve doğal gaz! Mesele Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya hâkim olabilme mücadelesi!
Bakınız Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile İspanya eski Başbakanı Jose Maria Aznar’ın çok kısa bir süre önce yapmış oldukları açıkları dikkatlice okuyarak birlikte değerlendirmeye çalışalım!
Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile İspanya eski Başbakanı Jose Maria Aznar kısa bir süre önce birlikte katılmış oldukları bir organizasyonda yapmış oldukları açıklamalarda “dünyanın sistemi eskiden Batı’dan geçiyordu ancak günümüzde bu sistem artık Doğu’dan geçiyor, 800 Milyonluk Batı sistemi çöküşe geçmiştir’’ şeklinde beyanatlar vermişlerdir!
Eski liderler, Avrupa’nın çöküşe doğru gittiğini tespit ederek mevcut yöneticilere, demokratik ve muhafazakâr siyasi partilere “artık izlemeyi bırakarak hareket geçin” yönünde çağrılarda bulunmaya başlamışlardır!
Yüzyıllar boyunca, dünya ekseni Batı’dan geçse de bugün artık Doğu’ya kaydı” diyen Sarkozy, dünyada yaşayan 7 milyardan fazla insanının sadece 800 milyonunun Avrupa’da bulunduğuna, demografik sebeplerle Avrupa’nın artık dünyanın “merkezi” olmadığına dikkat çekmektedir.
Sarkozy, ben ikna olmuş bir Avrupalıyım. 70’lerin Avrupa’sını konuşmayı artık bırakmak gerek. Federal tartışmaların artık hiçbir anlamı yok. 27 ülkeyle nasıl tek bir Avrupa istiyorlar? Ben 4 farklı Avrupa görüyorum. Schengen’in, avronun, savunmanın ve birliğin Avrupa’sı. Eşitliğin olmadığına ve arzu edilmediğine inanıyorum, farklılıklara inanıyorum. Geçmişe saplantılı kalmak yerine geleceğin Avrupa’sını düşünmek gerekiyor!”
ABD Senatosu’nun almış olduğu karara Ermeni Soykırım Yasası konusuna dönecek olur isek ‘’Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Engellenmesi ve Cezalandırılması” sözleşmesi ileri sürülerek 1948’de çıkan yasanın içerisinde bulunduğumuz süreçte geriye dönük hukuki karar alabilmesi mümkün değildir!
Uluslararası hukukta 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlayan bir karar bulunmamaktadır. Bilakis Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konunun meşru bir tartışma konusu olduğunu hükme bağlamıştır.
Söz konusu karar, 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi hükümleriyle bağdaşmayacak şekilde soykırım isnadında bulunması hasebiyle ABD hukukuna ve uluslararası hukuka da aykırıdır.
Sonuç itibarı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sömürgeci ve emperyalistlerin haritalarını ve bayraklarını masa başında cetvel, gönye vb materyallerle dizayn ettikleri ülkelere benzemez. Unutulmamalıdır ki Türk Milleti bağımsızlık ve özgürlüğünün bedelini defalarca ödemiş bir millettir!
Türk Milleti bağımsızlığının, egemenliğinin, özgürlüğünün ve bekasının tehlikeye düştüğünü hissetmesi halinde bir anda toparlanıp düşmanlarına karşı yekpare tek vücut haline gelir. Bu bağlamda Türk milletinin dünyanın neresinde olursa olsun azim ve kararlıkla mücadele etmeye her an hazırlıklı bir millet olduğu gerçeği asla akıllardan çıkartılmamalıdır.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.