Av. Fuat VEZİROĞLU; ADAY

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Benim bildiğim bir adam adaylığını ilân eder, seçim kampanyasını sonra yapar. Bizim Akıncı’mız tersini yapmıştır. Sanki aday değilmiş gibi önce köy köy seğirterekten seçim kampanyasının daniskasını icra, adaylığını da sonra ifşa eyledi. Demek ki bu hengâme atı arabanın önüne değil, arabayı atın önüne koyaraktan başlamıştır. Sihirbaz Zati Sungur bile bu kadar kıvrak bir atraksiyonu sahneye koyamazdı. Belli ki bundan sonraki atraksiyonlar Norveç’li kayak şampiyonlarını bile geride bırakacaktır.
***
Evet, Akıncı’mız yeniden adaymış. Yerinde olsam aday olmazdım. 5 yıldan beri işbaşındadır, vaatlerinin hiçbirini yerine getirmiş değildir. Hatta yer-yer vaat ettiklerinin tam tersini yapmıştır. Sözün kısası başarısız olmuştur. Başarısız politikacı yeniden aday olmak yerine bir adet “adiyo” çekerekten noktayı koyar. Siyasetin ilkesi budur. Özellikle Kıbrıs davasında ters kutuplarda olduğumuz halde ben Akıncı’yı 1970’lerden beri ilkeli adam olarak bilirdim. Demek ki şimdi ilkelilikten soyunup ilkesizlik hırkasını sırtına geçirmeyi tercih etmiş haldedir.
Neden mi, dinleyin…
“Süvariler atlıdır
Denizciler yatlıdır
Demek bu koltuk işi
Baldan daha tatlıdır”.
***
Şimdi biraz somuta inelim. İlkeli veya ilkesiz olma meselesine bakmak için biraz geriye gitmek gerek. Ne demişti Akıncı 5 yıl önceki seçim kampanyasında, kısaca anımsayalım.
1) Kıbrıs işini kendisi çözecekti. Daha önce de zaten Denktaş’la çözüm olmaz diyordu. Çözüm Denktaş’la değil, Akıncı’yla olacaktı. Denktaş ana rahminden Baf’ın verimsiz kıraç topraklarında düşmüş, oysa Akıncı NİL kıyıları kadar verimli Cümbez mahallesinde teşrif eylemişti dünyaya. 5 yıl uğraştı-didindi, yapmadık vaat, vermedik ödün bırakmadı, buna rağmen netice sıfır, yani fiyasko. Arkadaş buna rağmen yeniden aday. Bunu açıklarken de sanki ilk kez adaymış havalarını pompalamakta. Bir benzetme yapmak gerekirse kendisi “yeni gelin” rollerinde. Oysa bu adaylık ilk “siyasal zifaf” değil, bu bir “ikinci evlilik”. Zaten en yakın arkadaşı Anastas da öyle. Yani siyasetin “bâkir”leri değil, dulları oldukları halde her ikisi de çiçeği burnunda taze gelin rollerinde.
2) Ne demişti Akıncı 5 yıl önce, “Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri’nin başında komutan olarak neden bir Kıbrıslı Türk general olmasın” demişti. Bunu o seçimin bir ana konusu yapmıştı. Peki, seçim bitti, bu söz Akıncı’nın ağzından 5 yıl boyunca bir kez daha çıktı mı?
Ne gezer, çünkü dere geçilirken ayıya dayı demek gerek.
***
3) Yine ne demişti Akıncı 5 yıl önce, “Merkez Bankası’nın başında neden bir Kıbrıslı Türk olmasın?” demişti. Seçimden sonra bir kez daha duydunuz mu bu lâfı Akıncı’nın ağzından, ne gezer, çünkü dere geçilirken ayı amcamıza dayı demek gerek.
***
Akıncı’nın bir başka sözü de tarafsız olacağı, partizanlık yapmayacağı şeklindeydi. Şimdi 5 yıl boyunca yaptığı atama ve görevlendirmelere bakalım. Aralarında geçen seçimde Akıncı’ya militanlık etmemiş bir tek kişi yoktur. O insanların görev açısından nitelikten yoksun olduklarını söylemiyorum. Söylediğim şudur:
– Ne kadar ehil olsalar da Akıncı’ya seçim hizmeti vermemiş olsalardı şimdi bulundukları koltukları rüyalarında bile göremezlerdi.
***
Netice odur ki Akıncı 5 yıl önceki seçim vaatlerinin hiçbirini yerine getirmediği veya getiremediği gibi bir zamanlar sahip olduğu ilkelere de ters düşmüştür.
Bunun içindir ki ilkelilik noktasından ilkesizlik konumuna hopladığını söylemekteyim.
Ve yine işte bunun için diyorum ki ben olsam, yerinde olsam, başarısızlığım nedeniyle bir adet “adiyo” çeker, köşeme çekilirdim.
Böyle yapar ilkeli politikacılar.