DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN %
Lefkoşa
°

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Fuat Veziroglu

Fuat Veziroglu

16 Mart 2020 Pazartesi

Av. Fuat VEZİROĞLU; BUNU HİÇ UNUTMAYACAĞIM

Av. Fuat VEZİROĞLU;   BUNU HİÇ UNUTMAYACAĞIM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Milli Savunma Bakanı Hulûsi Akar şöyle demiştir:
– Kıbrıs’ta, deniz yetki alanlarında eşit-egemen hakların korunması ve kaynakların adil paylaşımının gerektiğini ısrarla savunuyoruz. Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Kimse bu konuda bizden taviz beklemesin.
***
Hulûsi Akar’ın bu taahhüdünü hiç unutmayacağım.
Not defterime yazdım, kafama da yazdım.
Attilâ İlhan bir aşk şiirinde “adını MIH gibi aklımda tutuyorum” demişti.
Ben de öyle yaptım, Hulûsi Akar’ın ulusal davada taviz verilmeyeceğine ilişkin bu şeref sözünü bütün ömrüm boyunca MIH gibi aklımda tutacağı, bir MIH gibi çiviledim kafama.
***
Hulûsi Akar şu anda bir siyasetçidir, Milli Savunma Bakanı’dır.
Ama aynı zamanda eski bir Genel Kurmay Başkanı’dır, yani bir askerdir, bu da benim için çok önemlidir. Verdiği şeref sözünü bir asker sözü olarak da kabul ediyorum.
***
Attilâ İlhan bir başka aşk şiirinde şunu da söylemiştir:
– Seni bana hatırlatanın çenesini dağıtacağım.
Ben verdiği şeref sözünü hin-i hacette, gün gele Hulûsi Akar’a hatırlatacağım.
Çenemi dağıtsa da hatırlatacağım.
Dilerim o gün hiç gelmesin.
***
Neden hiç unutmayacağım bu şeref sözünü?
Unutmayacağım, çünkü geçmişte de çok sözler verildi, ama hiç tutulmadı.
Adına Annan Plânı denen o menfur ve menhus “yes be annem” macerası bunun tarihi bir kanıtı ve anıtı olarak beynimizde çakılı bir MIH gibi hâlâ kafamızda durmaktadır.
Ankara’dan geldiler, Washington’dan geldiler, Londra’dan geldiler, Paris’ten geldiler, Berlin’den geldiler, o plânı kafamıza vura vura, tehdit ede ede, şantaj yapa yapa, para döke döke, adam satın ala ala, asker postalıyla irademizi çiğneye çiğneye çoğumuza “metazori” kabul ettirdiler. Acıyla itiraf etmek zorundayım ki emperyalizmin Annan Plânı dediği, ancak Kofi Annan’ın içeriğinden bihaber olduğu o menhus ve menfur projeyi reddetmek suretiyle bizi kurtardıkları için Rum halkına minnet ve teşekkür borçluyuz. O plân kabul edilmiş olsaydı şu anda bu Kıbrıs ceziresi Türk’ten soyutlanmış, halis bir Elen toprağı haline gelmiş olacaktı.
***
Emperyalizmin aramızdaki temsilcileri, meselâ İngiliz David Hannay, meselâ Amerikan Thomas Weston, meselâ Birleşmiş İlletler’in (milletler değil illetler) temsilcisi De Soto “evet diyen taraf artık cezalandırılmayacak” demekteydi o günlerde:
Ankara da beraberdi emperyalizmle o günlerde, Talât da beraberdi, Akıncı da beraberdi.
Dediklerinin tam tersi oldu, Rum ödüllendirildi, Kıbrıs Türk’ünün “ceza”sı sürüyor.
***
Sonunda hepsi aldatıldı, halkımız da aldatıldı, zamanın Başbakanı Erdoğan da aldatıldı, Talât da aldatıldı, Akıncı da aldatıldı, bu son ikisi daha doğrusu bilerek ve isteyerek aldandılar ve halkı kandırdılar. Erdoğan “hem AB hem BM tarafından aldatıldım” itirafında bulundu, Talât AKEL tarafından aldatıldığını söyledi, Akıncı ise aldatılmaya hâlâ devam ediyor. Hepsinin de halka ve Denktaş’a özür borçları vardır, bu borç henüz eda edilmiş değildir.
***
Bir nedeni daha vardır Hulûsi Akar’ın sözünü hiç unutmayacağımın, “ey Denktaş, çözümsüzlük çözüm değildir, siyaset sorunlara çözüm bulma sanatıdır” diyordu Erdoğan o günlerde. Hal öyle olduğuna göre şimdi de bana gelmiştir sorma sırası:
– Madem öyle, o sanatı icra eyleyerek neden çözemediniz Kıbrıs işini 2002’den beri?
Çözemediniz, çünkü Denktaş haklıydı, Denktaş’a karşı çıkanların tümü haksızdı.
Bir de bu nedenledir ki bir MIH gibi aklıma sapladım Hulûsi Akar’ın Kıbrıs’ta asla taviz verilmeyeceğine ilişkin şeref sözünü.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.