26 Kasım 2020 Perşembe
Azerbaycan'dan tanınmaya yönelik tam destek mesajı
Başbakanlık: Kamu çalışanlarımızı hayat pahalılığına ve enflasyona karşı koruma kararlılığımız tamdır
Prof. Dr. Ata Atun; Biz İsyan Etmedik
Atilla ÇİLİNGİR; ONLARIN ACILARI SESSİZ AMA ÇOK DERİNDİR…
Aydın AKKURT; 21 ARALIK, GİRİT VE KIBRIS
Antalya’da tıbbi aromatik bitkilerin yaygınlaştırılması ve bilinçli tarımla üretilmesi için çalışma yapılıyor
Federasyonu tek çözüm şekli olarak öngören Kararları yürürlükten kaldıran Meclis Kararı:
.
CUMHURİYET MECLİSİ
TARİH: 28 Ağustos 1994
DÖNEM:III Birleşim :5’inci Olağanüstü
YIL:1
KARAR NO:47/1/1994
KIBRIS SORUNUNA İLİŞKİN
GELİŞMELERLE İLGİLİ KARAR
Kıbrıs Türk Halkının özgür iradesini ve egemenliğini temsil eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi;
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin olarak sürdürülen görüşmeler sürecinde ve son olarak Güven Yaratıcı önlemler paketiyle ilgili dolaylı görüşmelerde Kıbrıs Rum Yönetiminin sergilemekte olduğu olumsuz ve uzlaşmaz tutumunu Kıbrıs Türk Halkının temel hak ve özgürlüklerini hiçe sayan davranışlarıyla barışçıl bir çözüm bulunması hususunda samimi olmadıklarını, Kıbrıs Türk Halkını egemen, siyasi ve hukuki açıdan eşit ayrı bir halk olarak görmediği, görüşmeler sürecini esas emelleri olan tüm adaya sahip olabilme girişimlerini ve uzlaşmaz tutumlarını gizlemek için kullandıklarını, bu amaçlarının tahakkuk ettirilmesi için Yunanistan ile ortak savunma anlaşması dahil siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda sıkı işbirliğine girdiklerini, artan bir hızla silahlanma girişimlerini devam ettirdiklerini, Yunanistan ile aralarında olan siyasi, ekonomik entegrasyonu tamamlayabilmek için Yunanistan ile işbirliği içerisinde Avrupa Birliğine tek yanlı üyelik girişimlerini yoğunlaştırdıklarını, Rum Yönetiminin Kıbrıs Türk Halkını uluslararası düzeyde izole etmek ve ekonomik açıdan çökertmek amacıyla sürdürdüğü ambargolara paralel olarak Rum tarafının girişimiyle alınan Avrupa Birliği Adalet Divanının son kararını siyasi emellerine ulaşabilmek için de bir araç olarak kullanacağının açık olduğunu, Rum yönetiminin adada barış ve huzur ortamını bozan tutum ve davranışlarında ısrarlı olduklarını değerlendirerek son gelişmelerle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanının ve siyasi partilerin ortaya koyduğu görüşleri de dikkate alarak,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dış politikasının esas temellerini belirleyen aşağıdaki kararları alır:
1.1960 yılında kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olarak egemenlik haklarından hiçbir zaman feragat etmemiş ve 1963’de Akritas Plan’ı gereğince yıkılan ortaklık Cumhuriyetinden sonra , Rum ortağının meşru Kıbrıs Hükümeti olduğu tezini ve görüşünü hiçbir zaman kabul etmemiş, gaspçı Rum Yönetiminin yetkisine hiçbir şekilde boyun eğmemiş olan Kıbrıs Türk Halkı, egemenliğin kayıtsız şartsız sahibidir ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti , ülkesi ve halkı ile bölünmez bir bütün teşkil etmektedir.
2. Kıbrıs Türk Halkının siyasi eşitliğini ve ayrı egemenlik hakkını inkar eden ve en doğal adalet ilkelerine ters düşen Avrupa Birliği Adalet Divanı Kararının yürürlükte olduğu ve Rum Yönetiminin Avrupa Birliğine tek yanlı tam üyelik girişimlerini ısrarla sürdürdüğü bir ortamda, Güven Yaratıcı Önlemler yönünde yapılacak görüşmelerden bir yarar sağlanamaz. Dolayısıyla görüşme yapılamaz; ancak bu aşamada sadece yukarıda belirtilen engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik temas ve girişimler sürdürülebilir.
3. Bu engellerin kaldırılması durumunda taraflar arasında başlayabilecek yeni bir müzakere sürecinde Kıbrıs’ta egemenlik, eşit siyasi ve hukuki statüye sahip iki halktan birisi olan Kıbrıs Türk Halkının siyasi statüsünün ve temel hak ve özgürlüklerinin ayrı egemenlik haklarından kaynaklandığı gerçeğinin kabul görmesi gerekmektedir.
Kapsamlı öze yönelik görüşmelerin başlayabilmesi için tarafların serbest ve özgür iradeleriyle kendi aralarında saptayacakları gerçekçi ve Kıbrıs Türkleri’nin siyasi eşitliklerini , egemenlik haklarını dikkate alan yeni parametrelerin saptanması gerekir.
Garanti Andlaşmasının gerçekliliği tartışılamaz.
4.Rum Yönetiminin yukarıda belirtilen girişimleri karşısında, Kıbrıs Türk Halkının temel hak, çıkar ve özgürlüklerini korumak, siyasi ve ekonomik alanlarda karşılaşabilecek zorlukları göğüsleyebilmek , Kıbrıs Rum Yönetiminin sahte bir ünvan altında Kıbrıs’ı Avrupa Birliğine üye yapmak girişimini önlemek amacıyla, KKTC Cumhuriyet Meclisi gereken önlemleri almak kararlılığını duyurur ve Rum – Yunan ikilisinin askeri ve savunma alanlarında aldıkları önlemlere denk önlemlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında , dışişleri savunma ve güvenlik alanlarında yapılacak andlaşmalarla alınmasını kaçınılmaz bir zorunluluk olarak gördüğünü vurgular, ekonomik alanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında tüm kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması ve ekonomik entegrasyonun tamamlanması için Hükümetin gereken girişimleri süratle başlatması gereğini ortaya koyar.
5.Saptanacak yeni parametreler öngörüldüğünden , Meclislerimizin başta 15 Mart 1984 tarih ve 6 sayılı Kararı ile 15 Mart 1985 tarih ve 36 sayılı Kararı olmak üzere, Federasyonu tek çözüm şekli olarak öngören Kararlarını yürürlükten kaldırır.
2.Anayasamız,
Madde 12
Bu Anayasanın hiçbir kuralı, herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye, zümre veya sınıfa, bu Anayasa ile güvence altına alınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ve Kıbrıs Türk Halkının hak ve statüsünün değiştirilmesini veya bu Anayasanın kurduğu düzenin yok edilmesini veya tanınan temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını amaçlayan hareketlere girişmek ve faaliyetlerde bulunmak hak ve yetkisini verir biçimde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.
Ülkemizde yıllardır bıkmadan, usanmadan, utanmadan bir yalan ‘BARIŞ’ sloganı atılmaktadır…
“BARIŞ” yalancılarının bugünkü gözde propaganda slogan iseı: UNITE CYPRUS NOW (Kıbrıs’ı hemen birleştirin). Bu kez de Kıbrıs’ı birleştirmenin “BARIŞ” sağlayacağı yalanının arkasına saklanarak Kıbrıs Türklerini aldatmaya çalışıyorlar…
Unuttuk mu;
Defalarca “Katliam Planları”na maruz kaldığımızı.
Unuttuk mu; ‘AKRİTAS’ planını.
Unuttuk mu; ‘İFESTOS 74’ planını.
Unuttuk mu;
Sadece Türk oldukları için canice şehit edilen insanlarımızı.
Unuttuk mu; Rumların bize uyguladıkları “ETNİK TEMİZLİK” uygulamalarını.
Ülkemizde, yıllarca savaş tamtamları çaldığı doğrudur.
Kanlı olaylar yaşandığı doğrudur,
Rumların “ENOSİS ÜTOPYASI”na çok kayıplar verdiğimiz doğrudur. Maddi ve manevi kayıplar…
Kıbrıs Türklerinin tüm bu acıları yıllarca yaşadığı doğrudur.
Tüm bunlar doğrudur da bu acılar yaşanırken Kıbrıs’ın durumu neydi?
Kıbrıs birleşmiş değil miydi?
Kıbrıs Türkleri adanın dört yanına dağılmış Rum çoğunluk karşısında korumasız konumda değil miydi?
Bir ülkede “BARIŞ”ın en öncelikli ve önemli koşulu, insanların insan haklarına sahip olmasıdır.
En öncelikli ve önemli İnsan Hakkı; “YAŞAM HAKKI”dır. “YAŞAM HAKKI” var olmadan; başka insan hakkından söz etmek mümkün müdür?
“YAŞAM HAKKI”nın var olmadığı birleşik Kıbrıs döneminde “BARIŞ”tan söz etmek bile asla mümkün değildi.
Diğer yandan, Kıbrıs’ta 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı sonrasında iki ayrı bölgede iki ayrı yönetim, iki ayrı devlet varlığını sürdürmektedir.
İki ayrı devlet döneminde hiçbir kanlı olay yaşanmamıştır.
Öncelikle Kıbrıs Türkleri yeni bir “ETNİK TEMİZLİK” uygulamasının acısını yaşamadı.
Her iki tarafta kelimenin tam anlamıyla ‘BARIŞ’ yaşanmaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki tek eksiğimiz; iç sorunlarımızdır.
‘İç sorunlarımız var’ diye, devletimizi tasfiye edip çoğunluğun zilletine mahkûm olmamız mümkün değildir. Böyle bir olay dünyada hiçbir dönemde yaşanmamıştır.
Bu gerçekler, bugün geldiğimiz noktada “BARIŞ” adına Kıbrıs’ın Birleştirilmesi sloganı atanların “BARIŞ” istemlerinin YALAN olduğunun kanıtıdır.
Kıbrıs’ın birleştirilmesi; Rumların bitmemiş “ENOSİS ÜTOPYASI” nedeniyle yeniden kavgaların yaşanacağı, yeniden savaşların yaşanacağı, Türklerin yeniden “ETNİK TEMİZLİK”le yüzleşeceği anlamını taşımaktadır.
Kıbrıs’ta ‘BARIŞ’ın ve çözümün tek güvencesi iki bağımsız devletin varlığı ve devamıdır.
Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…
Mustafa Bey açıkladı: 82. Vilayet olmak istemiyorlarmış…
Biz de soruyoruz, Peki, ne olmak istiyorsunuz Mustafa Bey?
Defalarca savunmasız köylerimize saldırıp katliam yapan, bize etnik temizlik uygulayan Rumların emrinde kabile mi olmak istiyorsunuz?
O canı gönülden desteklediğiniz sömürgeci emperyalist Avrupalıların himayesinde köle olmak mı istiyorsunuz?
Dünyanın başına en büyük bela olan ABD’nin beslemesi mi olmak istiyorsunuz?
Unutmayın, burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, burada yaşayan Türkler yıllarca;
senin o Rum bareyalarına karşı, sömürgeci emperyalist Avrupa devletlerinin çeşitli yöntemlerle gerçekleştirdikleri saldırılara karşı, senin ABD’nin çıkarları uğruna Kıbrıs Türklerini harcama politikalarına karşı direnerek bu günlere gelmiştir.
Tüm bunların ahlaksızca ve insanlık ayıbı niteliğindeki ambargo ve izolasyonları altında, açlıkla, yoklukla cebbelleşerek, baskılara karşı örnek bir direniş göstererek bu Cumhuriyeti ilan etme onuruna erişmiştir…
Biz tüm bu sıkıntıları yaşarken destek gördüğümüz tek devlet olan Türkiye’mizin mi 82. vilayeti olmak istemiyorsunuz?
Askeri ile, parası ile Kıbrıs Türklerinin dünyadaki varlığını sağlayan Türkiye’nin mi 82. vilayeti olmak istemiyorsunuz?
Sen bugüne kadar sadece bu devletin sunduğu olanaklardan yararlandın.
Saydığımız sıkıntıları çeken, tümüne yıllarca direnen Kıbrıs Türk Halkı olmuştur. Bu Cumhuriyet için söz söyleme hakkı sadece bu sıkıntılara katlanıp mücadeleyi sürdürenlere aittir.
Eğer siz Türkiye’nin 82. vilayetinde yaşamak istemiyorsanız size kucak açmış onlarca ülke vardır. Gidin onların vilayetlerinde yaşamınızı sürdürün.
Yok eğer tüm yaptıklarınıza ve söylediklerinize karşın hâlâ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olduğunuz iddiasındaysanız;
Sizi, namus ve şerefinizi ortaya koyarak içtiğiniz anda uyup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlık, geleceği ve tanınması için çalışmaya davet ediyoruz…
Kıbrıs Türkleri olarak bizim öncelikli hedefimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınarak halkımızın huzur, mutluluk ve güven içinde yaşamasını sağlamaktır.
Ha! bunu başaramazsak; TC’nin 82. vilayeti olmaktan da gurur duyarız…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi’nde halkın temsilcisi olarak görev yapan hiçbir Milletvekili “Tek Egemenliği”, “Tek Devleti”, “Federasyonu”, “Rumlarla Birleşmeyi” ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıracak benzer hiçbir çözümü savunamaz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Anayasası var, Yasaları var Milletvekillerinin namus ve şerefleri üzerine içtikleri ant var…
Tüm Milletvekilleri; Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağına; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağına; halkın refah ve mutluluğu için çalışacağına; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağına; namusu ve şerefi üzerine ant içmedi mi?
Unuttunuz mu o anları? Yoksa namus ve şerefiniz üzerine yemin ederken bir ayağınızı yerden mi kesmiştiniz?
Bütün siyasi partiler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının ve yasalarının hükümlerine uyarak kurulmuş partilerdir. Buna göre siyasi partiler de Anayasa’nın hükümlerine uymakla yükümlüdür. Partiler ve parti başkanları ile yöneticileri de; “Tek Egemenlik”, “Tek Devlet”, “Federasyon” isteminde bulunamaz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ortadan kaldıracak benzer hiçbir çözümü savunamaz. Dahası, Cumhurbaşkanı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ortadan kaldıracak benzer hiçbir çözümü savunamaz. Eğer bir Cumhurbaşkanı yeminli olarak sürdürdüğü görevi sırasında Anayasaya ve yasalara aykırı olarak Cumhuriyetin tasfiyesini savunmuşsa ve Cumhuriyetin varlığını, Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini ortadan kaldıracak tavizler vererek anlaşmalar yapmışsa Cumhurbaşkanı da Anayasal suç işlemiştir. Anayasal suç işleyenlerin suçlarını da savunamazsınız…
İŞTE ANAYASANIN 71. MADDESİ
Siyasal Partilerin Uyacakları İlkeler Madde 71
(1) Siyasal partilerin tüzük, program ve çalışmaları, Devletin ülkesi ve halkı ile bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, halk egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ve Atatürk İlkelerine aykırı olamaz. (2) Siyasal partiler tüzük ve programları dışında faaliyette bulunamaz;
(3) Siyasal partilerin parti içi çalışmaları ve kararları, demokratik ilkelere aykırı olamaz.
(4) Siyasal partilerin mali denetimi, Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemece yapılır.
(5) Cumhuriyet Başsavcısı, kurulan partilerin tüzük ve programlarının ve kurucularının hukuksal durumlarının Anayasa ve yasa kurallarına uygunluğunu, kurulmalarını takiben denetler ve faaliyetlerini izler.
(6) Siyasal partiler, yabancı devletlerden nakdi yardım alamaz, bunların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü aleyhine kararlarına katılamaz.
(7) Bu maddedeki kurallara aykırı hareket eden siyasal partiler, Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesi olarak görev yapan Yüksek Mahkemece temelli kapatılabilir.
(8) Siyasal partilerin kuruluş ve çalışmalarının denetlenmesi ve kapatılmaları, yukarıdaki esaslar çerçevesinde yasa ile düzenlenir.
(9) Bu madde kuralları, siyasal partilerin, bu Anayasa’nın 162. maddede öngörüldüğü şekilde değiştirilmesini sağlamak amacıyla faaliyette bulunmalarını engeller biçimde anlaşılamaz ve uygulanamaz.
Hem devletin ve cumhuriyetin koltuklarına kurulacak hem de devleti ve cumhuriyeti ortadan kaldırmak için çaba harcayacaksınız…
Yok öyle yağma…
Bu tavır ne etiğe uyar, ne vatandaşlık bilincine, ne hukukun üstünlüğüne, adalete, ne Kıbrıs Türk Halkının iradesine ne de içilen andın gereğine…
71. madde hem suçu tanımlar hem de suçun cezasını belirlemiştir… Ben, suç duyurusunda bulunuyorum; Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağına namus ve şerefleri üzerine ant içenlerden bu antlarının gereğini yapmayarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiyesini ve Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini tehlikeye atanlar hakkında yasal işlem yapılması konusunda yetkilileri göreve çağırıyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçimleri yaklaşırken birçok kişi Cumhurbaşkanı olacak adayda aradığı vasıfları sıralamaktadır. Çoğunlukla kazanmasını istedikleri adayın tarifini yaparak.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılacak Cumhurbaşkanı seçiminde KIBRIS TÜRK HALKI’NIN aradığı öncelikli özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Cumhurbaşkanı olacak adayın, Cumhurbaşkanı olacağı Cumhuriyete inanması ve içtenlikle, yaşatılmasından yana tavır alması gerekmektedir.
2. Cumhurbaşkanı olurken NAMUS ve ŞEREFİ üzerine içeceği andı iyice okuyup o andın gereklerini yapacağının güvencesini vermelidir.
3. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne aday olanların Kıbrıs Türk Halkının ULUSAL DEĞERLERİNE SAYGILI OLACAĞINI VE KIBRIS TÜRKLERİNİN, HAKLARINI, VARLIĞINI VE GELECEĞİNİ SONUNA KADAR SAVUNACAĞININ BİLİNCİNDE OLMALIDIR.
4. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne aday olanların, Kıbrıs Türklerinin kazanılmış haklarını sonuna kadar savunmalı ve kimseyle paylaşmamalıdır.
5. Ziyaretine kim gelirse gelsin Bayraklarımız ne gönderden ne de toplantı odasından kaldırılmamalıdır.
6. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne aday olanların aidiyet duygularının rotasını şaşırmaması gerekmektedir.
Kıbrıs Türk seçmeni seçimini yaparken önceliği;
– İyi insandan yana değil,
– İyi siyasetçiden yana değil,
– Partisinin adayından yana değil,
– Hısım akrabadan yana değil,
– Arkadaşından, yakınından yana değil,
Çocuklarının, torunlarının ve gelecek nesillerimizin güvencesini dikkate alarak seçimini yapmalıdır. Bu güvence yalnız ve ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını sürdürmesi ile sağlanabilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.